- Kategori
- Sinema
Bir kasabada sinemacı olmak-son

Beş yıllığına belediyeden kiraladığımız sinemanın 2.yılının sonlarına gelmiştik. İhale sonrasında gerçekleşen bu kiralamanın bize bayağı pahallıya mal olduğunu, elimizdeki paranın dışında oldukça fazla borca girdiğimizi hatırlıyorum Fakat bu iki yılın sonrasında borçları bitirmiştik. Artık sinemadan adamakıllı para kazanacağımız bir dönemin başladığını düşünüyorduk.
Soğuk bir kış günü kasaba kahvehanelerinde, sokaklarda büyük bir heyacanla; bir Başçavuşun şehirden getirdiği camlı bir kutuda çok uzaktaki görüntülerin izlenebildiği, şarkılar söylendiği, filmlerin izlenebildiği anlatılmaya başlandı. Kasabalı, Başçavuşun çatısına diktiği anteni görüp çevrelerine anlattıkça bu sihirli aletin işleyiş mekanizmasını daha fazla merak etmeye başladı. Sinemanın tamamemn dolduğu, çevre kahvelerden ek sandalyeler getirttiğimiz "Yılmaz Güney" filmlerinden birinin ikinci gününde sinemada iki seyirciyi görünce büyük bir şaşkınlıkla sinemaya gelen iki izleyiciye kasabalılara ne olduğunu sorduğumuzda; beyaz eşya satan bir mağazanın bir tv getirip vitrine koyduğunu ve kasabalınında vitrinin önünde tv izlediğini öğrenmiş olduk. Bu sihirli kutuyu bizde çok merak ettiğimiz için sinemayı kapatıp tv'nin bulunduğu mağazanın önüne gittik. Gerçekten büyük bir kalabalık büyük bir dikkatle vitrindeki tv'ye bakıyordu. Tv dediysem siyah beyaz, görüntü kaymaları ve karlanmalardan ne olduğu anlaşılmayan bir görüntü karmaşası şeklindeydi. Buna rağmen arada bir insan sululetinin görünmesi orada ki kalabalığı inanılmaz bir şekilde hayretlere düşürüyordu.
O günden sonra sinema hiç bir zaman eski günlerine dönemedi. Tv kalitesi arttıkça salon biraz daha boşaldı ve nihayet bir gün yağ deposu için bir başka kişiye belediye tarafından kiraya verildi. Tabii bizde ailece bu güzel başlayan süreci oldukça büyük bir zararla kapatmış olduk. Özellikle babam uzun bir süre tv ile pek barışık olmadı. Şimdi İstanbul'da ise en sevmediği mekanlardan birinin sinema olduğunu söyleyebilirim. Kendi sinemasını kapatıktan sonra hiç bir sinemaya gitmedi. Tam tersi bir şekilde zamanının büyük bölümünü bir zamanlar çok kızdığı Tv karşısında geçiriyor. Şahsen ben, hem sinema hem de Tv ile dostluğumu sürdürüyorum. Hangisi derseniz? Benim için sinema, yeri kolay doldurulamayacak bir hayal cennetidir. Saygılarımla...