Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Bir kazanın anatomisi

Bir kazanın anatomisi
 

Bir kazanın nerelere taşındığını, beceriksizliğin hangi aşamalardan geçtiğini, yaşanan son elim Helikopter kazası ile bir kere daha gördük.

Olayın oluş ve duyuluşundan itibaren başlayacak olursak:

Hemen haber kanalları faaliyete geçti.

Her haber kanallarının canlı yayınla haber aktarma çabaları ve yarışları, rekabetin boyutunu insan canından daha önemli hale getirdi.

Oysa daha hiç kimse kazanın yerini dahi bilmiyordu.

Ancak, büyük, büyük olduğu kadar da elim bir kazayı haber yapmak isteyenler, canlı yayının yaratacağı riskleri hiç dikkate almıyorlardı.

Maalesef bu dikkate alınmadı.

Kazayla ilgili ilgisiz, kime ulaşıldıysa telefonla canlı yayına bağlandı.

Bu özensizlik ve rekabet, kazayla ilgili çok yanlış bilgilerin yansımasına, başta kazaya karışanların yakınları olmak üzere olayı izleyenlerin yanlış bilgilendirilmelerine ve ülke insanının, böylesi bir elim kazanın ucuz atlatıldığı umudu pompalandı.

Tabi bu durum, o insanların yakınlarının ve ülke insanının umutlanmasına neden oldu.
Olayı bir örnekle çeşitlendirecek olursak; kazadan birkaç saat sonra haber televizyonlarının canlı yayınlarında, kazanın hafif atlatıldığı, sadece bir kişinin bacağının kırıldığı, Muhsin Yazıcıoğlu ve diğer yaralıların ambulanslarda olduğu ve hastanelere götürüldüğü haberleri verildi.

Oysa bu konuda kimsenin bir bilgisi yoktu. Ayrıca kazanın yerinin neresi olduğu bile bilinmiyordu.

Kazanın duyulması ile başlayan bilgi kirliliği ve kargaşa, tüm hızı ile devam ediyordu.

Yapılan bu haberlerin çoğu yerel muhabirlere, bazıları partinin il veya ilçe binasındaki vatandaşlara dayanılarak aktarılıyordu.
Haberler öylesine abartıldı ki! Yazıcıoğlu’nun Göksun Devlet Hastanesi’ne mi yoksa Kayseri Erciyes Üniversitesi Hastanesi’ne mi götürüldüğü tartışması yayınlandı.

Oysa İhlas Haber Ajans Muhabirinden başka kimsenin hayatta olduğu bilinmiyordu.

Haber kanallarına bakılırsa, Yazıcıoğlu’nun yaralı olduğu kesindi de hangi hastaneye götürüldüğü tartışılıyordu.

Bir haber kanalına bağlanan muhabir, yaralıların ısrarla Kayseri Hastanesi’nde götürüldüğünü ve Başhekimle konuştuğunu, ameliyat hazırlıklarının tamamlandığını, acil girişinde doktor ekibinin beklediğini bildiriyordu.

Ve ekliyordu; Yazıcıoğlu’nun Hastaneye neyle getirildiğini tam bilmediğini aktarıyordu.
Bu arada muhabirler, halkı inandırmak için, haber kaynağı olarak, il ve ilçe yöneticilerini adres gösteriyorlardı. Oysa o il veya ilçe yöneticilerinin de her hangi bir şeyden haberi yoktu.

Böylesine bilgi kirliliğinin olduğu bir dönemde, hiçbir yetkili çıkıpta, daha kaza yerinin bile tespit edilmediğini, yapılan bu yayınların yanlış ve halkı aldatmaya yönelik olduğunu açıklamadı. Açıklayamadı!

Oysa canlı bağlantılarla verilen haberler tam bir karmaşa yaratıyordu.
Bilgi kirliliği tüm hızı ile devam ederken, kazanın üstünden 47 saat geçtikten sonra, sözde binlerce kişi, alet edavat ve uzmanla arandığı söylenen kaza yerine, hiç kimsenin sözlerini ciddiye almadığı, fikrini bile sormadığı köylüler ulaştı.

Kaza yerinin bulunması ve kaza yerine ulaşan köylü ve koruculara bağlanan haber kanalları, yaptıkları canlı bağlantılar ile en ufak bir detayı bile örenmek istediler. Ancak her kanal ayrı bir köylüye veya köy korucusuna bağlanıyor, verilen bilgiler birbirini tutmuyordu.

Enkaza ilk ulaşan köylüler ve korucularla enkaz başından yapılan telefon bağlantıları çelişkili haberler verilmesine neden oluyordu.

Enkaz başındakilerden biri 5 ceset saydığını, ancak Yazıcıoğlu’nu göremediğini aktardı.

Bir diğeri 3 ceset var derken, bir başkası 4 ceset var, diye bilgi verdi.
Tabi bu çelişkili bilgiler, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşadığına işaret sayıldı.

Özellikle BBP Genel Merkezi, bu yönde umutları artıran açıklamalar yaptı.
Haber kanallarındaki çelişkiler ve bilgi kirlilikleri devam ediyordu.

Bir haber kanalı Muhsin Yazıcıoğlu öldü derken, diğeri cesedinin bulunamadığını söyleyip, umut pompalamaya devam ediyordu.

En son dün akşam saatlerinde Sivil Savunma 6 kişinin de yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Oysa İçişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamada, İhlâs Haber Ajansı Muhabiri İsmail Güneş’in cesedinin bulunamadığı, açıklanıyordu.

İşte böylesine bir bilgi karmaşası arasında, ülkemizin iletişim çağındaki yerini de öğrenmiş olduk.

Oysa ne senaryolar üretmiştik.

Yatağında uyuyanın gördüğü rüyayı bile tespit edebiliyorduk!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..