Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '15

 
Kategori
Blog
 

Bir kedi sayesinde buradayım

Bir kedi sayesinde buradayım
 

 

Şöyle bir baktım. Bloktaki ilk yazımı hatırladım. Başımdan geçen bir olayı anlatmıştım o yazıda. O çok etkilendiğim olayı bir yerlere yazayım derken bloğu bulmuştum. O yazıyı yazıp gidecektim. Sonra yazmaya devam ettim. Yıllar sonra anladım ki beni buraya o getirdi. O kedi. İşte o yazım. 

"Bir cumartesi günüydü. TV için yazdığım bir senaryonun parasını almıştım o gün... Kendime ait bir kaç saatim vardı. Taksim'e güzel bir mekana gidip şöyle iyi bir demlenmek istiyordum. Ya da üç-beş bira alıp evde keyif de yapabilirdim. Bu arada nasıl olsa paralandım ya şöyle güzel bir alışverişe çıkmayı da düşünüyordum.

...

Kararımı evden yana verdim. Tina Turner ve Celine Dion dinleyip, soğuk biranın tadına varıp kendi kendime biraz nostalji yapacaktım. Köşedeki bakkaldan biralarımı ve çerezimi kapıp evin yolunu tuttum. Benim evin altı kahve ve lokanta. Lokantanın tam önünde bir kedi yatıyordu. Hastaydı. Lokantacı kedinin önüne sosis doğramış ama hayvan zorla nefes alıyor. Yavru bir kedi... Üç aylık falan. Orada öylece kalakaldım. Kediye baktım. Doğrusunu isterseniz ben kedileri pek sevmem... Elimde biralar. Cebimde param. Evde beni bekleyen keyfim... Ve orada hasta bir kedi... Düşündüm...

...

Bu şehirde insanlar bile sokaklarda ölüyorlar. Milyonlarca hayvan var. Sokak hayvanları. Bir şekilde bazıları da hastalanıp ölüyorlar. Hem ben ne yapabilirim ki... Bir yandanda üzülüyordum kedi için. Gittim evden bir eski kazak getirip üzerine örttüm. Üzerine örterken de hareketsiz, güçlükle nefes alan kedinin durumunun çok kötü olduğunu anladım. Lokantacı ve gelip gidenler uzaktan bakıp, "Yazık. Bu yaşamaz" gibi yorumlar yapıyorlardı. İnsanların bile sokaklarda, yollarda yaralı, çaresizliğe terkedildiği bir ülkede küçük bir kedinin ne şansı olabilirdi ki... Şöyle dedim içimden, "Ya kurtulma umudu varsa..." Ve içimde o senaryolarımda da seve seve kullandığım güzelim cümle çiçek gibi açıverdi içimde. "Ona sırtımı dönemem. Onu bu halde bırakamam."

...

Biralarımı, keyfimi bir kenara bırakıp sarıldım telefona. 118'den bana en yakın veterinerin numarasını aldım. Aradım. Durumu anlattım. Veteriner, "Hemen getirin ben elimden geleni yaparım" dedi. Tuttum bir taksi kediyi veterinere götürdüm. Veteriner dediğim hayvan hastanesi. Teşekküllü bir yer. Orada kedi hemen müdahaleye alınırken bir sekreter hanım da kediyi benim üzerime kaydetti. Cinsiyetini bile bilmediğim kedi artık benim sorumluluğumdaydı. Sonra veteriner bey bana kedi ile ilgili bilgi verdi. Kediye sonda taktıklarını, böbreklerinin su toplamış olduğunu, vücudunda çok sayıda iç ve dış parazit olduğunu ve durumunun koma hali olduğunu söyledi. Orada iki saat bekledim. Daha sonra veteriner kedinin geceyi kuvezde geçireceğini söyledi. Yani benim beklememe gerek yoktu. Allah biliyor cebimdeki parayı çoktan gözden çıkarmıştım veteriner için. Tüm ısrarlarıma rağmen benden para almadı. Birbirimize teşekkür ettik. Ben ona getirdiğim kediye gösterdiği ilgi ve dikkat için teşekkür ettim. O da bana duyarlılığım için, hayvanı sokakta bırakmadığım için teşekkür etti.

...

O gece veterinerle bir iki kez haberleştik. Kedinin durumunda düzelme olduğunu, bir an canlandığını ve bunun sürpriz olduğunu söyledi. Bir gün daha direnebilirse yaşamasının mümkün olabileceğini söyledi.

...

O gece hayatımda ilk kez bir kediyi alıp bakmaya karar verdim. Veterinere bıraktığım kediyi iyileşince evime alacaktım. Onu hiç bir zaman bırakmayacaktım. O artık benim dostumdu. Ben ondan sorumluydum. Ertesi gün pazardı ve veteriner öğleden sonra dörtte kontrole geliyordu. Bu arada elbette veterinerlikte bir görevli kalıyordu. Ben görevliyi aradım ancak görevli bilgi verme yetkisinin olmadığını söyledi. Sonra veteriner beni aradı. Sesi buruktu. "Onu kaybettik" dedi. Gözlerim doldu. Ağladım. "Onu kaybettik."

...

Düşündüm... Keşke kurtulsaydı. Öyle sevinecektim ki... Ama ben en azından denedim. Ona sırtımı dönmedim. Şimdi tek tesellim en azından kedinin son saatlerini, son gününü sıcak bir ortamda geçirmiş olması.

...

Onun cinsiyetini hala bilmiyorum. Adını da... Ama o benim üstüme kayıtlı. O benim dostum. O şimdi inanıyorum ki bir yerlerde... O benim dostum... Tanıyamadan kaybettiğim dostum.

...

Ben o kediyi götürdükten sonra... O kediyle aramda bir bağ oluştu. Bunu anlatamam. Bu belki o kedinin benim onun için yaptıklarımı hissettiği, bildiği duygusudur bilemem. Sadece şunu söyleyebilirim. Ben... Ben artık kedileri çok seviyorum..."

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..