Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Kedinin Ölümüne Tanık Olmak

Bir Kedinin Ölümüne Tanık Olmak
 

Her zamanki rutinim sürüyor, evden işe, işten eve!.. Haftasonlarıysa ya düğün, ya İzmir'e gidiş ya da gelen misfirleri ağırlamakla geçiyor. Karmakarışık rüyalarla geçen bir gecenin sabahı, gene bu rutinle başladı işte. Otobüste aynı simalar, dışarıda şort ve atletle dolaşanlara imrenerek geçen bir yolculuk... İndim, ofise yürüyorum. Sokak başından geçerken, daha 7-8 aylık, yemyeşil gözlü, cin gibi siyah beyaz bir kız; atalarından kalma içgüdüyle yere yapıştırmış karnını, koşmaya hazırlanıyor!..

Tam da boş caddenin, yanan yeşil ışıktan sonra hızla hareket eden arabalarla dolmasından sonra...

İnsan beyninin o kadar kısa zamanda bir sürü şey düşünebilmesi ne garip?!? Hamle yapayım diye düşündüm ama biliyordum ki geç kalmıştım. Hızla yola baktım ve hızla gelen ilk arabanın önünden kaçamayacağını da hesap ettim. Yıllar yılı takıntı haline getirdiğim bir düşünce geldi sonra, "Eğer bir kediyi kazada ölürken görürsen, yaşamının en kötü gününü yaşayacaksın!.." Yani bir felaket gelecek başıma... Başımı çevirdim, hatta içimdeki o meraklı yanı engellemek için elimi de gözüme siper ettim!.. Ama yok, istemsiz bir biçimde çevirdim kafamı ve kaza anını da görmüş oldum.

En kötüsü mü?!? Elbette hayır!.. Kötü olan, duran trafikte hayvancığın can çekişmesiydi. Başı kediler için bile olanaksız bir açıyla kıvrıldı geriye, titremeye başladı. Gözleri açık, öyle bakınıyor etrafa. Araçların kornalarını duyunca durmalarını işaret edip tuttum kaldırdım zavallıyı. Kenara koydum, biraz daha titredi ve kaldı artık öylece. Bir kez daha elime alamayacağımı farkettim. Olaya tanık olan dükkan sahibi (ki hemen o dükkanın yanına bırakmıştım) çöpçü dolaşırken alır dedi. Ne yapacağımı bilemeden terkettim orayı. Kimsenin kabahati olmayan, yaşamın denk gelişlerinden biriydi yalnızca.

Yıllar önce, tam da işsiz kalmanın arifesinde Eskişehir'de de benzer bir olay gelmişti başıma. Gecenin bir vakti otelde durmaktan sıkılmış, sonbaharın güzel bir akşamı diye yola düşmüştüm. Yol ortasında tüylü bir gövdeyi görünce içim acımıştı. Daha kötüsü sonra geldi, bir adam gelip yol ortasından aldı hayvanı ve ağaç dibine attı. Bir baktım, çırpınıyor!.. Arka ayakları tutmaz halde ama yanına yaklaşanı tırmalamaya çalışacak kadar kendinde, uzun tüylü, son derece bakımlı bir kediyle öylece kalakaldım caddede. Bırakıp gitmeye içim elvermedi. Bir kutuya çöpçülerin yardımıyla koyup otele götürmüştüm. Oteldekiler sağolsun anlayış göstermişler, hatta hayvan tutamayıp halı üzerine pislediği (ve ben ısrarla kendim temizleyeceğim dediğim) halde temizlemişlerdi. Hayvanları Koruma Derneği'nden şu an ismini unuttuğum bir hanım sayesinde veteriner bulmuştuk. Ama artık yürüme imkanı olmadığı ve o halde kalırsa, bedeninde yaralar oluşarak öleceği için, uyutulmasına karar vermiştik. O gözlerinin anestezi altında yavaş yavaş kapanmasını görmek çok acıydı. Bizim de kedilerimizin çoğu gidip dönmediği için, sahiplerine haber verememenin sıkıntısını da bunca zaman içimde hissettim. Kimbilir ne kadar üzülmüşler, merak etmişlerdir.

Bir hayvan için bu kadar duygusallığı fazla bulanlarınız olacaktır. Doğrusu evet, yeri geliyor, bir insan için bu kadar üzülmeyebiliyorum. Ağzı var dili yok canlılar için ya da başkalarının günahlarının bedelini ödeyen insanlar için üzülüyorum ben. Afrika'nın açları için üzülürüm, 9-10 kardeşli bir çocuk için üzülürüm ama mesela o 9-10 çocuğun anne babası yoksulluktan şikayet ederse, üzülmek şöyle dursun kızarım. İnsanız, ellerimiz alet yapmaya uygun evrimleşmiş, soyut düşünme yeteneğimiz var diye bütün dünyanın sahibi sanıyoruz kendimizi, bu da beni insanlıktan soğutuyor işte.

Çetrefil konular bunlar ama doğrudur, ben de insanları tanıdıkça kedileri daha çok sevenlerdenim.

Bugün bir kedinin ölümünü gördüm. Kişisel tarihime nottur bu yazı... Bir içeriği, bir değeri yoktur. Korktuğum başıma gelmesin... ve tabii başka ölümler görmeyeyim yeter...
 
Toplam blog
: 39
: 2139
Kayıt tarihi
: 05.03.07
 
 

Bankacılığı bırakıp kendini reel sektörün kollarına atmış bir adamım... Kitaro başta olmak üzere ..