Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '13

 
Kategori
Öykü
 

Bir Kız kaçırma Öyküsü. (Bölüm 1)

Bir Kız kaçırma Öyküsü. (Bölüm 1)
 

Şule, bir Orta Anadolu şehrindeki bu banka şubesine tayin edileli 8 ay olmuştu. Eşi Üniversiteden arkadaşı idi. Önce Şule, daha sonra eşi Üniversiteyi bitirmişler, eşi okulu bitirir bitirmez hemen askerlik görevini yapmak istemişti. Şule ise okulunu bitirince uzun bir süre iş aramış ve sonunda büyük bankalardan birine kapağı atmıştı. Eşi, askerlik görevinin okul devresini bitirdikten sonra bu Orta Anadolu şehrine asteğmen olarak kura çekmişti. Eşini çok seven, ondan bir gün bile ayrı kalmak istemeyen genç kadının tek seçeneği vardı. O da bankadan tayinini bu şehre yaptırmaktı. Zaten eşi kura çekmeden önce günlerce gecelerce dua etmemiş miydi bankanın şubesi olan bir şehir kurada çıksın diye.

Çalıştığı şubede, müdürlerine tayin istediğini söylediğinde büyük şehirden o küçük şubeye gitmesinin kariyeri açısından zararlı olacağı kendisine ikaz edilmiş fakat eşinin yanında olmak isteyen Şule bu ikazları hiç dikkate almamıştı. Şimdi 8 aydır bu Anadolu şehrinde eşi ile başbaşa balayı gibi bir yaşam sürüyorlardı. Evet ailelerinden, alıştıkları muhitten, arkadaşlarından uzaktılar. Genç kadının ve eşinin ilk büyük şehir dışındaki yaşam deneyimi idi bu günler. Ama onlar mutlu idi. Yeni yeni arkadaşlar edinmişler, kendilerine mutlu bir yaşam çizmişlerdi.

Şule ilk günler tayin edildiği bankaya, iş arkadaşlarına pek alışamadı. Konuşmalarını bile lehçe farkı sebebiyle zor anlıyordu. Bir süre sonra arkadaşlarını sevmeye, bulunduğu ortama alışmaya başladı. Günler böyle geçip gidiyordu.

İşte böyle günlerden birinde şubeye yeni bir arkadaş tayin oldu. İsmi Yaşar olan bu genç ,okulu yeni bitirmiş ve yeni memuriyete başlamıştı. Aslen başka bir şehirden gelen bir aileye mensup olan genç yeni evli  idi. Yaşarın babası, şehrin yakınındaki şeker fabrikasında ustabaşı olarak görev yapıyor ve tüm aile fabrikanın verdiği lojmanda oturuyorlardı.

Yaşar ile Şule kısa sürede arkadaş oldular, Bu arkadaşlığa bir süre sonra Şule'nın eşi ile Yaşar'ın eşi Seniye'de katıldı. Artık onlar 4 kişi olarak sinemaya gidiyorlar, piknik yapıyorlar, geziyorlardı. Bir çok geceler Şule ve eşi ,Yaşar'in ailesinin oturduğu şeker farbrikasındaki lojmana misafir oluyor ve Yaşar'ın annesinin yaptığı börekleri büyük sohbetler eşiliğinde yiyor, çaylarını içiyorlardı. Şule ve eşi, bu yabancı şehirde yeniden bir aile bulmuş gibi sevinçli idiler.

Yaşar'ın annesi, babası, nişanlı olan kız kardeşi çok iyi uyumlu insanlardı. Ama sanırım bu kişiler çevrelerindeki dostlarına gösterdikleri yakınlığı zavallı Seniye'ciğe gösteremiyorlardı yeteri kadar. Zira Şule son günlerde Seniye'de bir isteksizlik, bitkinlik sezmeye başlamıştı. Beraber Yaşarların evinde sohbet ederken, yemek yerken Seniye hep hizmet eden, hep ikinci sınıf kişi konumunda idi. Ağzını açıp bir söze karışmaya kalksa kayınvaldesi veya kayınpederi tarafından sözü kesiliyor, onu kimse dinlemiyordu. O bir şey anlatmaya kalkınca nedense ailenin büyüklerinin hep susayacağı veya çay isteyeceği tutuyordu. Keza yemek yerlerken de hep Seniye ayaktaydı, Sürekli yemek koyan genç kadın çoğu kere tabağındaki yemeği bitiremiyordu bile.

Bütün bu olaylar büyük şehirde doğmuş, büyümüş ve kadın haklarına inanan bir ailede yetişmiş Üniversite mezunu Şule'nin dikkatını çekiyordu. Onun yetiştiği yerlerde ikram önce kadınlara, çocuklara yapılır, konuşmaya başlayan kişinin sözü kesilmez, kimse sözlerinden, davranışlarından dolayı aşağılanmazdı. Seniye'nin içinde bulunduğu yaşam Şule'nin öylesine dikkatini çekmişti ki bir gün yemek tatilinde bankanın lokantasında Yaşar'a bunları anlattı.

O güne kadar Seniye'den bu konu ile ilgili hiçbir şikayet  işitmeyen Yaşar duydukları karşısında şaşırmıştı. Bunlar Yaşar'a hiç yabancı gelen olaylar değildi. Annesi de yıllarca babaannesi ve dedesine hizmet etmiş, bir dediklerini iki etmemişti. Şimdi hizmet edilme sırası annesinde idi. Hem gelinlerin görevi ne idi. Her zaman eşini çok sevdiğini tüm davranışları ile belli eden Yaşar'dan bu konuda duydukları Şule'yi şok etmişti.

Bu evlilik sorunların içine doğru gidiyordu ve Şule bunu hissediyordu. Şule bu konudaki endişelerini eşi ile de paylaşmak istemiş fakat eşi 'Karı koca arasına şeytan bile girmez, karışma 'diyerek onu frenlemek yoluna gitmişti. Zavallı Şule Önce Seniye'ye, sonra onu çok sevdiğine inandığı Yaşar'a çok üzülüyordu. Keşke elinden bir şey gelseydi. 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..