Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta!...

Bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta!...
 

Gönül buğday tanesine benziyor
Bizse değirmene
Değirmen nerden bilecek
Bu dönüşün sebebi ne?
(Hz. Mevlana)

Su Misali geçen zamana inat yaşadıklarımız aslında yaşayamadıklarımız gibi gelir zaman zaman. Yaşayamadıklarımız yapmak isteyipte yapamadıklarımız. Zaman kavramında, koşturmalar içinde aldığımız hıza baktığımız da ruh ve bedenbirbirini aradığında yorgunluğun ayak izleri çöker üzerimize. İşte o zaman ...

Yorgun yüreğim
Dibe vurmuş,
Gözlerimi yumsam hiç açmasam
Dalından kopmuş yaprak misali
Akıp gitsem göçsem
Sessiz sakin su misali...deriz.

Oysa bir tebessüm tad almamıza sebep olan misaldir. İçten, sıcacık, samimi
Ahmet Haşim'in mısralarından ne güzel dökülmüştür.

Bu bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Su içini doldurduğu kabın şeklini alır.Kab ateş üstündeyse suyu ateş yok eder, der Mevlana.. Demem o ki hayat su misali geçiyor dört mevsimi yaşıyoruz, nefeslenirken ki en büyük lutüftur nefes almamız kıymetini bilme vaktimizi kaçırmayalım.

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;

Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;

Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;

Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

( Necip Fazıl KISAKÜREK)

Herşeye inat su akar yolunu bulur deyip sıkı sıkı sarılma zamanını geçirmemeliyiz. Saklayacak mıyız tüm geçmişimizi ağaçtan bir gölgesi bir de yeni açmış zerdali çiçeği ise kayan avuçlarımızdan. Yedi güneş ötedeki aydınlığımız, dört gölge boyu uzanmışlığımız kalkıp gelsin gözlerimizden, gelsin ki bir sarı kanat bir de sazımız olsun yanaklarımızda.

Su gibi yalnız
Su gibi ürkek
Su gibi sessiz
Su gibi yumuşak
Suya can biziz!

Bebenin gözünden akan yaşı, çocuğun üşüyen ellerini, her canlının yüreğindeki kanayan yarayı

Kendi yaralarımla harmanlamaya geldim. Su gibi akıp inadına deyip dudak kıvrımlarına sevgiyi asmaya.

Birgün verebilirsem umudu, hayatı minicik yüreklere dahi, tutabilirsem yürek uçlarından doğabilirsem gönüllerine derman olabilirsem yaralarına işte o zaman ben SU! Her bitiş bir sona, her son ise bekaya ve sonsuzluğa bir kapı aralar ve

Orhan Veli gibi dile gelir, der ki:

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

Kendi ellerinizden bir gül verin kendinize gül veren elde gül kokusu kalır

Ben yelkovan hayat akrep
Aynı yerde buluşsak ecel misali
Zaman şimdi dursa
Ne ben yaşamış olsam nede yaşıyor olsam
Azrail kılıncını vursa kınım kıpırdamaz
Nefesim dursa misali..

 
Toplam blog
: 175
: 775
Kayıt tarihi
: 20.10.07
 
 

9 Eylül Üniversitesi Maliye bölümü mezunuyum. Şiir dünyam, bir tane kitap çıkaracağım dedim ve  b..