Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '08

 
Kategori
Günübirlik Turlar
 

Bir tatlı huzur almaya geldim...Zeytinbağı(Tirilye)

Bir tatlı huzur almaya geldim...Zeytinbağı(Tirilye)
 

Zeytinbağı halkı ve esnafına teşekkürler.


Hava tahminleri haftasonu Karadeniz üzerinden bütün Marmara’yı etkisine alacak soğuk hava dalgasından bahsediyor.Biz hiç oralı değiliz.Rotamız Marmara Bölgesi’nin en güzel kıyı kasabalarından biri olan Zeytinbağı(Tirilye).Burada çekilen dizi filmlerle de adını son dönemde daha sık duyduğumuz Zeyinbağı, haftasonu kafa dinlemek, soluklanmak, kilometreyi sıfırlamak(!), zeytin ürünlerini yerinden satın almak, sıcacık insanların evsahipliğini görmek için ideâl bir adres.

Gayet soğuk bir havada Zeytinbağı’na ulaşıyoruz.Sokaklarda kimsecikler yok.Normalde bu tip kasabalar haftasonları bizim gibi günübirlik gezen insanlarla dolar.Bu fotoğraf çekmek için güzel bir olay ama soğuktan da ürkmüyor değiliz.Aracımızı yeni düzenlenen Tirilye Otel’e yakın bir yere bırakarak gezimize başlıyoruz.Kiremit damlı evler, küçük dar sokaklar, güleryüzlü insanlar karşılıyor bizi.

Dolaşırken bizi gören esnaf ve halk çok ilgili davranıyor.Bunu hemen hissediyorsunuz.Hemen kendilerini, kasabalarını tanıtıyorlar, hiçbirşeyi eksik görmemizi istemiyorlar.Bunu her sokak arasında görebilirsiniz.Cumalıkızık’a ikinci gidişimizdeki halkın değişen tavrı karşısında yaşadığımız şoku hatırlıyorum da birbirine yakın iki coğrafyada, iki farklı yaklaşım insanı bir hayli şaşırtıyor.Geçen yıl Cumalıkızık’a gittiğimizde çoğu esnaf ve halkın burnundan kıl aldırmaz hali bizi bir hayli üzmüştü(bu konu tüm köy için geçerli değil)

Bir teyze yeni salamura yaptığı zeytini tattırıyor bize, ”hoşgeldiniz”diyor, eşime ve Betül hanıma methiyeler yağdırıyor.Rafet amca yolumuza çıkıyor, 88 yaşında ama hâlâ çakı gibi.Çocukken Atatürk’ü görmüş uzaktan, Mudanya’da İnönü’yü, dün gibi hatırlıyor.Karadeniz bölgesi’nin Samsun’dan Hopa’ya bütün il ve ilçelerini tek tek sayıyor.Ben Karadeniz’li olduğum halde onun gibi seri sayamam, düşünün gerisini.16 yıl önce eşini kaybetmiş, rahmet diliyoruz hemen.”<ı>Eşinizin kıymetiniz bilin” diyor grubun erkeklerine.Prf.Dr.Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile sohbet etmişler birgün Çamlı Kahve’de.”Eeeee , sen yedin içtin sohbet ettik, ben gidip daha yemek yapıcam, yalnızlık zor “demiş.Çocukları burada yaşamıyor, geçim peşinde sağa-sola savrulmuşlar.Dört torunuda üniversite öğrencisi, onlara dede vasiyeti”<ı>bir makam sahibi olduklarında herkese eşit davranmaları”olmuş.Mutlaka Çamlı Kahve’ye uğramamızı istiyor.”Kabe’ye gidip şeytan taşlamadan geri dönmeye benzer, Çamlı Kahve’ye uğramadan buradan ayrılmak”diyor.Biz de yol tarifini alarak hem dinlenmek hem de manzarası ile ünlü Çamlı Kahve’de bir çay içmek için yola koyulduk.Yol boyunca Rafet amcanın doyumsuz sohbetinin lezzetini konuştuık aramızda.

Çamlı Kahve’nin manzarası gerçekten de eşsiz.Denize bakan tepenin zirvesinde bulunan çam ağaçlarının arasında küçük ve şirin bir kahve.Soğuk içimize işlediğinden içeri doluyoruz.Çaylar tavşan kanı, lezzeti de harika.Zeytinbağı’na dışarıdan getirilen Boğazkere ve Öküzgözü üzümlerinden burada üretilen şarapları da satıyorlar.Çayımızı içtikten sonra manzarayı içimize sindirmek için tekrar avluya çıkıyoruz.Burası gerçekten de kelimenin tam anlamıyla eşsiz bir yer.

Çamlı Kahve’den sonra aldığımız tüyolarla gezimizi sürdürüyoruz.Bir zamanların kilisesi Dündar konağı olmuş.içinde insanlar yaşıyor.Başka bir kiliseyi de camiye çevirmişiz, bir minare ekleyerek.Ancak minare ile kilsenin uyumu yok.Kilise tuğla, dışında haç işareti olan mermer sütunlar bile var.Bizler o tarihi binaya pvc pencere ve kapı yaparak, uygunsuz bir minare kondurarak dokuya zarar vermişiz.Rafet amcanın bile ilkokulu okuduğu tarihi okul binası restore edilmek üzere inşata dönmüş ama bitirilememiş.Uludağ Üniversitesine bağlı bu çalışmaları yetkililerin dikkatine sunuyoruz.

Adı üstünde Zeyinbağı zeytini ile ünlü.Burada esen poyrazın harmanladığı zeytinin dünyada eşi benzeri yokmuş.Tanrıların meyvesi olarak adlandırılan Tirilye zeytinini İspanyol’lar üretmeyi denemiş ama aynı iklim koşullarına sahip olmadıkları için başaramamışlar.Ayrıca bu iklimin astım, bronşit gibi hastalara ilaç gibi geldiğini anlatıyor yolumuza çıkan başka bir Zeytinbağ’lı abimiz.Buradan Zeytinbağı halkına ve esnafına tekrardan şükranlarımı gönderiyorum.Onların bu samimiyeti oldukça Zeytinbağı ile olan gönül bağımız hiç tükenmeyecek.

Hemen hemen her köşebaşında satılan zeytin ürünlerinden almak için bir dükkana giriyoruz.Zeytinyağı sabunu, sızma zeytinyağı, sele zeytin, salamura zeytin, çentik zeytin, ne ararsanız var.Zeytinleri tadıyoruz, harika bir tat yayılıyor ağzımıza.Kilosu 7 YTL yani bedava.Eski Bursaspor’lu İsmail Emil işletiyor burayı.Duvarlarında futbolculuk yıllarının fotoğrafları.Beşiktaş’a attığı golün haberinin olduğu Milliyet sayfası da var aralarında.Ağır bir sakatlık geçirince genç yaşta bırakmak zorunda kalmış futbolu.”Dört yıl profesyonel oynadım, sadece bir ev alabildim”diyor.Şimdiki imkanlarla eskileri karşılaştırıyoruz ayaküstü.İsmail abi de çok iyi muhabbet var ama dönüş yolu uzun hava kararmaya başlıyor ve helâlleşerer ayrılıyoruz yavaş yavaş.Bana küçük bir sabun hediye ediyor ayrılmadan(tekrar teşekkürler).

Araçta herkes tamam, sadece Betül yok.Yoluna yaşlı bir teyze çevirmiş, ”illaki sana zeytinyağı vereceğim” diye tutturmuş.O da muhabbete dalınca gecikmiş hali ile.İfakat teyzeymiş adı.”Bugün iyilik yapmadım, sana denk geldi”diye ısrar etmiş.Düşünün bu insanların gönlünün büyüklüğünü...

Gelgelelim Zeytinbağı(Tirilye)ile ilgili diğer detaylara:

Trilye'nin kuruluşuyla ilgili üç rivayet bulunuyor.
1.Cenevizliler zamanında Sivzi, Trilye ve Kapanca da üç köy var. O yılların korsanları bu köylere sürekli saldırırlar. Köy halkı dağınık kalırlarsa korsanlarla baş edemeyeceklerini anlarlar ve üç köy şimdiki Trilye'de toplanır ve Trilye oluşur.
2.M.S. 376 Hristiyan din adamları İznik'te toplanmışlar. İznik konsülü diye tarihe geçen olaydan din adamlar arasında yorum farkları ortaya çıkmış. Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Satri adlarında üç papaz başpiskoposla anlaşmazlığa düşünce afaroz edilmişler. Onlarda Trilye'nin bulunduğu yere gelmişler. Bu üç papazdan ötürü (tri: üç, İlya: papaz ) buranın adı Trilya olmuş.
3.Başka bir rivayet ise Latince Trilye kırmızı balık barbunya anlamına geliyor. Dere ağzında bol miktarda barbunya balığı bulunurmuş ve buradan Doğu Roma İmparatorlarına barbunya balığı götürülmüş.
Rivayetler bir yana 1330'lu yıllara kadar Bizans kasabası olan Trilye sonraları Osmanlı kasabası olmuş, 1900 başlarında ''Mahmut Şevket Paşa'' kasabası, 1963 yılında ise Zeytinbağı ismiyle anılmaya başlamış.(*)

Ulaşım için ise İstanbul’dan gelecekler için iki alternatif var.Birincisi Yenikapı/Bandırma feribotları ile Bandırma’dan otoyolu takip ederek Bursa istikametine doğru gidilecek.Mudanya tabelasından içeri doğru gidildiğinde tabelalar sizi Zeytinbağı’na götürecek. İkincisi Gebze’den sonra Topçular-Seferihisar feribotları ile Yalova üzerinden Gemlik, Kurşunlu, Mudanya istikameti sizi Zeytinbağına ulaştırır. Gemlik’ten sonra Kurşunlu yolunu takip edenler virajlı ve dar yolları göze almalılar. Ancak manzara herşeye değiyor.

Dönüşte feribot beklerken arkadaşlarımız gece fotoğraf çekim teknikleri çalışıyor.Her fırsatı değerlendirmek gerekir tabi ki. Güzel yurdumun, güzel bir köşesini, güzel insanları ile beraber tanıma fırsatı bulduğumuzu düşünerek uykuya dalıyorum.

(*)Kaynak:sihirlitur.com

Blognot: Tüm cep telefonu operatörlerinden 3919 YANGIN yazarak Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçağı alım kampanyasına 6 YTL katkıda bulunalım.6 YTL ormanlarımız için umut olsun.Ayrıntılı bilgi için :

http://www.thk.org.tr/2005/anasayfa.htm

Blognot2:Öğrenmek pahalıdır ama cahillik çok daha pahalıdır.(H.Clausen)

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..