Bir türkü/ Bir fıkra

Milliyetçi Hareket Partisi’nin “Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek” başlığı ile açıkladığı seçim bildirgesini Genel Başkan Bahçeli’nin ağzından bir buçuk saat ara vermeden, sıkılmadan dikkatle dinledim.

İyi ki de dinlemişim!

Ne yalan söyleyeyim yüreğime bir tas soğuk su serpildi. Türk Milletinin sahipsiz olmadığını gördüm. Meydanın boş olmadığına “İt ve Çakal”  sürülerine bırakılmadığına tanıklık ettim.

Keyfim yerine geldi demek için biliyorum vakit çok erken! Olsun, yine de içime bir demet yasemin kokusu sindi ve sonsuz umut yeşerdi.

Neşeme ortak olsun diye Orhan Hakalmaz’ı davet ettim! Sağ olsun, kırmadı geldi. Sazın tellerinde parmakları gezinirken   “Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden, Şavkı Vurmuş Pencereden Bacadan “ diye başladı okumaya…

Türkünün sözleri de Bahçeli’nin sözleri kadar anlamlıydı. Belli ki Türk milleti hiç olmadığı kadar ihanetin farkında!

Sazıyla, sözüyle, sanatçısı ve siyasetçisi ile bütünleşmiş. Sazın teli ışık saçtı, Türkünün sözü umut ekti…

Sözün derinliğine,  sazın ritmine kaptırmışım gönlümü, sesim elvermese de eşlik ettim nakaratlarda “Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben,Dağlar Haramı Açma Perişanım Ben” Hakalmaz’a…

Anladım ki 7 Haziran’da Türkiye de “Gış” bitecek “Haram”ın yakasından tutulacak, İhanetin kökü kazınacak.

Bahçeli“İhanet süreci bitecek”   derken kendinden emindi, dili sürçmedi, lafı eveleyip gevelemedi.

Üstüne basa basa hırsızlar hesap verecek ihanet bitecek dedi! Hesap sormak için milletten yetki istedi.

Türk’e Türklüğe; Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve bütünlüğüne sahip çıktı.

Ekonomik vaatleri de borç ekonomisi içinde bunalan dar gelirliye umut ışıkları saçıyordu.

Emekliden İşçiye, dar gelirliden  öğretmene, öğrenciye ve asgari ücretliye uzanan vaatler: kaynakları ile birlikte yer aldı bildiride.

Muhalefet partileri MHP ve CHP’yi şimdiye kadar hiç olmadığı kadar iktidar olmaya istekli ve hazır gördüğümü söylemezsem kalemim gücenir. Bahçeli Sözümüz namustur derken, Kılıçtaroğlu her fırsatta sözüm söz demeyi ihmal etmiyor.

Kılıçtaroğlu’da Bahçeli’de İktidar olmak için bu sefer gerçekten istekli.  7 Haziran’da Türk Milleti kendi İstikbaline oy verecek.

Ya Cumhuriyete sahip çıkacak, ya da “Anasını da Alıp” Gidecek”!

Bu kadar laf gevezeliğinden sonra küçük bir fıkra paylaşalım mı?

İki Çift

Hamit’in küçük oğlu hin mi hindir. On yaşında ya var ya yok! Her işin içinden kolayca sıyrılmasını bilir. Bir gün babası onu yanına çağırır ve;

“ayakkabıların mafolmuş. Al sana 30 lira git kendine yeni ayakkabı al da gel. Ama çok dikkatli ol. Satıcı sana hangi fiyatı söylerse yarısını teklif et.”der.

Ufaklık parayı alır gider ayakkabıcıya. Bir çift pabuç beğenir ve fiyatını sorar.

“Atmış lira” der satıcı. “Çocuk pahalı otuz veririm” der.

Satıcı çocuğun fakir görünümüne acır ve “sana kırka bırakırım” der.

“Olmaz yirmi” der çocuk.

“ziyan edeceğim ama al hadi otuz lira olsun.” der satıcı.

“Olmaz yirmi der çocuk. Dakikalar süren bu pazarlıktan çok sıkılan adam; “Al pabuçları git başımdan para mara istemiyorum diye bağırır.

Kurnaz ufaklık buna da diretir; “iki çift almadan bir yere gitmem.”

İsterseniz bu fıkrada da bir mesaj arar, tek bayrak/ tek vatan diyerek iktidar olanların  bölünmüş vatan ve Ay Yıldızlı bayrak yanında bir bez eklediğini de  görebilirsiniz.