Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '10

 
Kategori
Deneme
 

Biraz da iyimserlik

Çoğu kez, birçok hadisenin etkisinden kendimizi kurtaramayarak, mutsuz olduğumuz zehabına kapılırız. Oysa, belki de o anımız pek o kadar kötümser düşünmeyi gerektirecek ciddiliği taşımamaktadır. Mesela, işlerimizin kontrolünü elimizden kaçırmak bizi bu yola sürükleyebilir; ya da başka etkenler… Başta kendimiz olmak üzere birçok kişiyi bu bedbin havaya sürükleriz ister istemez. Bu gibi durumlardan kurtulmak için bir kurtarıcı ararız, halbuki bilmeyiz ki insanın en iyi ve en güçlü kurtarıcısı yine kendisidir.

**

Bunu anlamak biraz da tecrübeyi gerektirmektedir, fakat her tecrübenin bize neye mal olduğunu düşündünüz mü? Şüphesiz ki tecrübeler insana çok şey kazandırır, hayat uğraşında onu güçlü kılar; fakat bunun yanı sıra birçok şeyi de beraberinde götürür. O yüzden biz, yaşadığımız çeşitli tehlikeli, üzücü durumlar karşısında, olayların üstüne çıkabilmeliyiz. Bunu yapabilmenin ilk koşulu da onların gerçek olduğunu kabul etmektir. Daha sonra ise en uygun çözüm yolunu aramalıyız. Unutmayalım ki kaybettiğimiz her an hayatımızın güzel bir parçasıdır, mutluluğumuzun yiten ve bir daha geri dönmeyecek olan bir kısmıdır.

**

İnsanlar dünyaya geldikleri zaman her türlü ıstırabı peşinen kabul etmiş demektirler. Uğraşılarını yaparken, hedeflerini belirlerken mümkün olduğu kadar az üzülmeyi ve mümkün olduğu kadar çok mesut anlar geçirmeyi kendilerine gaye edinmelidirler. Arkalarına dönüp baktıkları zaman, bu güzel yaşamdan hâlâ bıkmadıklarını hissetmelidirler. Arzumuz yeniden birkaç defa daha doğup yaşamak olmalıdır. Tüm güzellikleri içinde saklayan evrende, bir eşi daha bulunmayan bu şirin dünyadaki yaşantıya doyulur mu? Hatıralarımızı sakladığımız, saadetimizi içtiğimiz, ruhumuzu sonsuzluklarında sarhoşçasına dolaştırdığımız bu dünyanın değerini bilmemiz gerekmez mi?

**

Hani şarkılarımızı dalga dalga yayan bir deniz, rüyalarımızı renklendiren bir bahar, nefeslerimizi tutarak seyrettiğimiz ve kokladığımız çiçekler vardı. Hafif hissederdik onların kucağında kendimizi, sevgiyle örerdik tüm anlarımızı. Bir ılıklık yayılırdı benliğimize, her şey çok güzel görünürdü gözümüze; affediciydik, yağmur bulutları kadar sırılsıklamdık sevgimizden. Bir kaya parçası bile ne kadar etkileyici gelirdi bize; ya çiçek açmış bir ilkbahar dalı, nice hislerle doldururdu ruhumuzu.

**

İzlediğimiz filimdeki bacasından dumanlar çıkan, okyanuslara açılmak üzere limandan demir alan vapurun arkasından el sallayan yine biz değil miydik?

Her şeyin haram olduğu söylenir bu dünyada, oysa Tanrı kullarına öylesine helal etmiş ki nimetlerini... Mukaddes kılmış yaşamayı ve yaşatmasını bilenleri...

 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..