- Kategori
- Blog
Biraz da Siz Anlayın
Ne demek istediğimi biraz da siz anlayın.
“Açık konuş. Ne demek istiyorsun?”
Bir şey anlatacağım dokuz doğuruyorum.
“İki lafı bir araya getiremiyor, cahil bir şey bilmiyor”
Anlaşabilmek iki taraflı, benim anlatmaya çalıştığım kadar da sen anlamaya çalışacaksın! Konuşmalar sadece konuşanın işine yaramaz.
Yok illa ben meramımı doğru anlatmaya çalışacakmışım.
Dünyanın bin bir hali var üstelik herkesin konuşması farklı, anlayan anlıyor.
Hava raporu verip “yok, var, evet, hayır, kim dedi” gibi basit cümleler kurmuyorum, konular derin anlatım karışık.
Ben anlatmak için kendimi zorluyorsam sen de anlamak için… Bir de konuştuğumuzu tercüme mi edelim?
İletişim dünyamızda çok ciddi sorun.
Ne dediğimi anlamamış, bana ne anlasaydın!
Ve genellikle fatura konuşana çıkarılıyor; ya adam şeyiyle dinlediyse…
Eminim ki yazılarım okuyanlar tarafından anlaşılamıyor. Yorumlardan belli oluyor zaten. Oysa ben fasulye deyip armut yazmıyorum. Konunun içine girince biraz öyle oluyor. Aslında yazdıklarımı değil konuyu anlamıyorlar çünkü daha önce duymamışlar. Bilinenler hafızalarda yazılı olduğu için çizginin dışına çıkan görüş, düşünce ya da ifade etme şekli yabancı geliyor.
Yahu bildiğini okuyorsan boşa okuyorsun zaten, bildiğini niye yazayım. Tabii ki bilmediğini de 23 Nisan şiiri gibi okuyamazsın.
Mahsus karmaşık yazıyorum, düşünme ve yorumlama için alan bırakıyorum.
Yazılarım sıkıcı ve okuyucuların yerinde olsam ben de okumam. Ama işte böyle insanlar da var meraklı hayatı ve dünyayı öğrenmek istiyor; onlar için yazıyorum. Benden mi öğrenecek? Değil tabi, belki bir iki şey.
Kısa yazıyorum okuyucu için değil kendim için çünkü ben kendim de uzun yazamıyorum. Okuyucuyu düşündüğüm yok, sıkılırsa sıkılırsın, kendimi düşünüyorum, bana insanlara saygılı olmayı öğretmediler!
Valla ben pek anlaşılır yazamıyorum ve konuşamıyorum okuyucular bunu bilecek ve “Yaşlı başlı kalem kaşlı bir adamcağız” diyerek hoş görecekler?