- Kategori
- Eğlence - Hobi
Bisiklet ile tanışma

İlk bisiklet 1840'lı yıllarda İskoçya'da yapılmış ve bu bisiklet Londra Science Museum'da bulunuyormuş. Bu kadar uzun zamandır bir ulaşım aracı olarak kullanılan bisiklet ile tanışmam bir çok kişi gibi ilkokul başlangıç zamanlarına rastlar. Evet ben de bisiklet ile çocukken tanıştım tanışmasına ama bir türlü sevemedim.
<ımg style="WIDTH: 200px; HEIGHT: 180px" height="189" alt="" hspace="0" src="http://blog.milliyet.com.tr/Images/Blog/BlogResimleri/20102006131058.jpg" width="200" align="right" border="0">Korktum. Bisiklettenden de korkulur mu demeyin. O iki tekerlek üzerinde durmaya çalışmak en büyük kabuslarımdandı çocukken. Başlangıçta 4 tekerlek vardı ve herşey ne kadar da kolaydı. Sonra babam "artık yardımcı tekerlekleri çıkarma zamanı geldi" dedi.... Korkulu rüya başladı benim için. Ve korktuğum oldu o iki tekerlek üzerinde durmayı bir türlü başaramadım. Başaramadıkça da uzaklaştım bisikletten. İlk bisikletimi bir kenara attım ve unuttum. Aradan geçen zamanda da bisikletten tamamen uzaklaştım. Arkadaşlar arasında bisiklet anıları konuşulduğunda konunun değişmesini ister, bana soru sorulmasın diye dua ederdim. Bisiklet kullanmayı öğrenemediğimi hiç kimseye söylemek istemezdim.
Bisikletin, özgürlük hissi ve denge kurmayı kazandırdığını anlatan Dilayla bu konuda adım atmama vesile oldu. Önce eşimle gidip bir bisiklet aldık. Kafamda bir sürü soru işareti ile karar verdim öğrenmeye. Düşmekten ödüm patlıyor, bir pedal çeviriyor ikincisine geçemiyorum. Bisiklet ile jet gibi giden üzerinde çeşitli akrobasi hareketleri deneyen çocukları gördükçe daha da sıkılıyorum. Ben bu işi niye yapamıyorum diye. Çocukluk ne güzel şey korkuların yok, kısıtların yok. Düşmek mi? Olsun düşerim, biraz ağlar kalkarım. Canımın acımasına aldırmadan tekrar biner bisiklete sürerim özgürce. Ama çocuk değilim ve düşmekten çok korkuyorum. Canım acıyacağı için değil, biri görecek de dalga geçecek diye.
Eşim bir çocuğa öğretseydi daha az zorlanırdı eminim. Zor oldu 30'undan sonra bisiklet kullanmayı öğrenmek. Aslında tabuları yıkmak. Sonunda o iki tekerleğin üzerinde durabiliyorum ve selenin verdiği rahatsızlık hariç ne kadar rahatmış o iki tekerlek diyorum. Şimdi en büyük zevlerimden biri akşam iş çıkışından sonra ya da hafta sonu sahilde bisiklete binmek. Böylece hem stres atmak hem de spor yapmak.
Öğrenmiş olmaktan mı kaynaklı yoksa bazı dirençleri yıkmaktan mı kaynaklı bilmiyorum. Artık çevremdekilere bisiklet kullanmayı yeni öğrendiğimi rahatça söyleyebiliyorum.
Teşekkürler Sevgili Dilayla...
Teşekkürler Sevgili Eşim...
Bisikletli günler dileğiyle...