Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '19

 
Kategori
Deneme
 

Bitli Rapunzel

Kızların saçı uzun olur. Kim demiş onu da, kız çocuklarının saçları hep uzatılır? Bir de renkli tokalar. Sahi eskiden kurdele vardı. Bazıları ona kurdaale derlerdi. Okul çağıysa illa ki bir bit ritüeli eklenir. Zavallı kafalarımız ne çekti be! Biti kaptıysan işin bitmiş demektir.  Bir de anlamsızca azar yerdin. "Nereden kaptın bilmem ki cık cık cık" Sanki bite gel biraz da ben de konakla diye davet gönderiyoruz. Herkes bilir, bit bu kafadan kafaya sekebilir.


Hadi biti geçtim de o saçların taranması ayrı bir eziyet. Hele bir de kıvırcıktan bozma dalgalıysa saçlar. İşkence neymiş, beş yaşında deneyimledin demektir. Ah acıyor diye inle istediğin kadar, o saç taranacak. Yoluklama yöntemiyle saçların bir kısmı tarakta kalır. Kafanda kalanlarsa illa ki ya örülür ya toplanır.

Benim durumum biraz farklıydı. Saçlarımı uzatmaya gönüllü olan bendim, hem de her şeye rağmen. Aaah! Nasıl bir idealdir Rapunzel olmak. Masalların, çocukların ruhsal gelişiminde ki ayrıcalığı yadsınamaz. Saçlarım o kadar uzayacak o kadar uzayacaktı ki bilmem kaçıncı katın balkonundan yere kadar uzanacaktı. Eeee prens? Hele bir uzasındı o da çıkar gelirdi bir yerlerden. Prens de beğenmiyordum ya neyse. Yalnız bir tane gözüme kestirdiğim olmuştu. Hatta rüşvet bile vermiştim ara sıra. Çikolata, sakız vb.. o günün şartlarında. Yeter ki saçlarım uzayınca tırmanabilsin. Bir süre sonra o çocuk ortalarda görünmez oldu. Mahalleden mi taşındılar nedir ama benim rüşvetler boşa yendi. Zaten kafamda da kaşıntılar başlamıştı, buldum belamı. Saçlar gitti, prens gitti, masal bitti.


Unutuldu sonra ama ben iflah olmadım. Leyla ile tanıştım, büyüklerin izlediği bir filmde. Filmin başlarındaydı yanılmıyorsam bir kız çocuğu, bir de erkek çocuğu ayrı büyütülüyorlar, birbirlerine kavuşamasınlar diye. Çok büyük aşk, dillere destan da sana ne? Yok takıldım ben buna ben de büyüyünce Leyla gibi olacağım. O kadar çok seveceğiz ki, gizli güçlerimiz olacak. Misal o adalardan seslenecek, ben Bakırköy den duyacağım. Diyelim çöle düştü ben duyup ağlayınca yağmur bulutları onun tepesinde. Benim canım sıkılsa özlesem, rüyasına gireceğim hemen anında aynı rüyayı göreceğiz. Daha neler neler de. Yalnız niye hep erkekler zorlu şartlardan geçer bu destansılarda? Çölde kaybolmak, kör olmak, eziyet görmek. Neyse konumuz bu değil, dağılmayalım. 

Kaç yıl sürdü bilmem bende ki bu Mecnun sevdası. Ama büyük aşklara meyilli kaldım hep. Biraz Leyla kaldım, Mecnun da oldu hem de rüşvet vermeden. Göz yaşlarımla yağmur yağdıramadım ama çok yağmurda ıslandım. Telepatik güçlerim de olmadı hiç. Kulak çınlamaları o işi görmüyormuş zaten. Öğrendiğimde hayallerim yıkıldı. Ey! Bilim hayallerimi yıktın.

Çocuklukta bunlara kafa yoracağıma, bilim insanı olmayı hedef alsaydım. Bu iradeyle şevkle neler yapmazdım. Hep o Rapunzel ile başladı, ideal sapması. Büyükler, masallara dikkat edin çok tehlikeli olabiliyor, benden söylemesi. Tecrübeyle sabittir. Şimdi artık geçti, büyüdüm aklım başıma geldi tabi. 

Yalnız aklıma takılan bir şey var son günlerde. Hani bir beyaz atlı prens vardı ya. O prens hangi masaldaydı?

 

 

 

 
Toplam blog
: 28
: 194
Kayıt tarihi
: 23.06.11
 
 

Çocukken en çok gökyüzünü merak ederdim. Sürekli sorular sorardım, o kadar bıktırırdım ki, "çok faz..