Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '20

 
Kategori
Deneme
 

Dinlesek duyar mıyız?

Şerefine hayat! Her şeye rağmen yine de..

Ayaklarımıza dolanan prangalarla yürüme gayreti, dillerimizde ki suskulara küfrümüzü sarıp iç çekişlerimiz, gözlerimizin önünde kirlenen mevsimlere göz yumamayışlarımız.

Bir yüce bilge aranıyor. Versek bir ilan siyah zemin üzerine beyaz 150 puntoluk harflerle. Yayımlarlar mı, nerede o atan yürek, aranıyor? Duymuyorlar bizi, aynı dünyanın başka evlatları. Duyuracak bir bilge mi gerek?

 Kıyım kıyım kıyılıyor içimiz, ekmeğin kenarına sıkıştırdığımız peynirle doyan çocuklardık ama bu öyle değil. Kıyıyorlar bize, neslimize. Ayan beyanı görmeyenler, ferini yitirmiş gözleriyle ışığa kör bakanların kabusu bu üzerimize çöken. Yeni tanrılar yaratıyorlar, kör bakışlarıyla. Yalan tanrısı, vahşet tanrısı, algı tanrısı, nefret tanrısı… Her tanrı kurban ister,  bu değişmez kural.

Bir çağı mı söndüreceksiniz? Her çağ yeni tanrılarını yaratır. Ölecek tanrılarınızın ateşinde kül olmaya hazır mısınız o zaman? Şölenler zamanı bitince, verdiğiniz kurbanlar yetmediğinde, sıra size geldiğinde birbirinize düşeceksiniz bu da değişmez kural.

Kuralları da yaratan sizlersiniz, sonra kaldıran, sonra yasaklayan, sonra yeniden yürürlüğe koyan. Duruma göre, kişisine göre,  devrine göre.

-Yasamızın,

-Hangi yasamızın?

--Baba yasamızın.

- Peki öyleyse

-Baba yasamızın 395849. Maddesi ghjk  fıkrasına göre

-Hııımm! Evet

-Sanık, kalk ayağa seni dışarı attırırım!

-Zahmet etmeyin, ben çıkarım.

Bruno, Engizisyon mahkemesine çıkartıldığında benim yukarıda ettiğim  gibi boş laflar etmemişti herhalde. Bruno, Kopernik’in tezinden gittiği, hatta araştırmalarında daha da ilerlediği, güneşin bir yıldız olduğu, evrenin sonsuzluğu ve dünyadan başka gezegenlerin olduğunu savunduğu için Engizisyon mahkemesine çıkarılır. Yaşadığı çağın aydınıdır ama o ışığa kör bakan gözler her çağda özellikle Ortaçağ’da malumdur. İşkenceler çektirirler Bruno’ya, yıllarca zindana atarlar.  En son mahkemeye çıkardıklarında Bruno yine tezini savunur. Araştırmalar yapmıştır, yıllarını vermiştir bilgiye, bilgiyi  geliştirmeye. Fakat karşısında Engizisyonun kör inancı vardır. Onlara göre; Bruno, bu düşünceleriyle tanrıya karşı gelmiştir. Bruno, yakılarak idam edilir.

Ortaçağ’dan günümüze neler değişti, kalıcı olan bilim, sanat eserleri, felsefe. Engizisyon, tarihin kara çöplüğünde. Bruno, bugün kabul gören gerçeği araştırıp, savunduğu için diri diri yakıldı.

O günün tanrısı bunu mu emretti? O günün tanrısı başka mıydı? Yoksa çağın bunalımı mı? Zaman ve çağ insanın kavramıysa, insan beyni değil mi başlatan ve bitiren? Beyin, kullanabildiğimiz kadar gerisi kader mi?

Bilim insanları, dünya kaynaklarının tüketilmesine karşı sürekli araştırmalar yapıyor. Doğada ismini bile bilmediğimiz bitki ve hayvan türlerinin yok olmaması için çalışmalar yapılıyor. Aktivistler sürekli insanlığı uyarıyor. Diğer yandan teknolojinin diğer yanı yeni silah türleri üretiyor.

İnsanlığın hırsını yenecek bir güç bulunamadı henüz. Derdimiz, üzerinde bulunduğumuz ve henüz gideceğimiz başka bir yerimiz olmadığı dünyayı ve kaynaklarını koruyabilme uğruna çalışma olmalıydı sadece. İnsanlığın şu ana kadar tek yuvası dünya.

İnsan, ne muhteşem bir varlık.  Bedenlerimizde işleyen sisteme, hayran olmamak elde değil. Tek insan mı? Yaşayan, nefes alıp veren doğa, binlerce canlı türü ve her birinin kendine ait özellikleri. Denge, müthiş bir denge doğayı yaşatan, dönüştüren.  İnsan, en muktedir olan şu ana kadar, her gücü ele alan ve yöneten.

 Devletleri de kuran, kurallar da koyan, kuralları da yıkan yine insan. Savaşları kişiler başlatır, halklar can verir.  Bu muhteşem insan varlığı nasıl bu kadar yıkıcı olabiliyor? Yıkıma, kısıtlamaya neden bu kadar elverişli? Temelinde vahşi bir varlık. Zaman zaman ilkeline dönüyor. İnsanlığımızdan utandığımız anlar vardır ya hani, tarihte, bugünde, günlük yaşantı içinde diğerlerinin yaptığından utanır bir grup insan, insan olduğu için.

Bu muhteşem insan varlığı zarara uğratır kendini ve doğasını. Yakar, yıkar, baskılar, ezer, sömürür. Gücü eline geçirenlerin bir kısmı diğerlerini, halkı kullanır.  Bir grubun gözünde tanrısallaşır..

Diğer yanda yine insan değil mi emek veren, üreten, ince ruha sahip olan?  Ama hep vahşileşenle mücadelesi süren.  Vahşi olanın elinde benzer sömürgeleri vardır. Kendilerine atalarından kalan isimleri ve inançları, öyle bir güçtür ki bu ister mağduriyet, ister baskı aracı oluverir. Niyet sebebiyle amaç denilen araca dönüşüverir. Vahşi hırsın yangını tekrar tekrar alevlenmiştir dünya yüzünde.

O ateşin harını ensesinde hissetmeyen var mı?  

Yeni bir Rönesans mı gerek bize? Konuşabilmek için, anlatabilmek için, görebilmek, yönümüzü gün doğuşlarına, başlarımızı göğe kaldırabilmek için. Seslere kulak verin evrensel bir dilimiz var bizim. Yoksa yine notalarda nefeslenmek yerine yangında kaybettiklerimizin küllerinin başında yas tutmaya toplanırız.

 "Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar."  Giordano Bruno

 

 
Toplam blog
: 28
: 194
Kayıt tarihi
: 23.06.11
 
 

Çocukken en çok gökyüzünü merak ederdim. Sürekli sorular sorardım, o kadar bıktırırdım ki, "çok faz..