Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '10

 
Kategori
Sivil Toplum
 

BİZ HİÇBİR ŞEYİ ÇÖZEMEYİZ

Başlık benim saplantı düzeyindeki inancımdır. Bana bu inancımın aksini bırakın kanıtlayanı sadece bu inancım konusunda acaba dedirten kişiye ne kadar teşekkür edeceğimi, minettar kalacağımı tahmin edemezsiniz. Çünkü bu tür bir saplantı ciddi anlamda ruhsal sorunlara yol açıyor ki bende de bol miktarda sorun var.

Tekrar son günlerin gazetelere yansıyan olaylarını anımsatacağım ve sonra bana gerçekten akıl vermenizi isteyeceğim.

İsrail komandoları Mavi Marmara baskınını yaptıktan sonra verilen tepkileri anımsayın. Koşullarımız belliydi. Hatta ben daha ileri gitmiştim, aslında bu işi mütekabiliyet şartı temizler ama umarım aklı selim kazanır demiştim. O belli olan koşullarımızın her birinin arasına "ya" eklendi. (Kuşkusuz medya yanlış yazmadı ise.) Biliyorsunuz "ya" kavramı şunlardan biri olsa olur kabulune gelmektir. Oysa bu şekilde başlamamıştık. İşin doğrusu benim buna itirazım yok. Ama daha baştan analiz etmeliyiz olayları. Öylesine öngörüsüzlükle başladık ki aslında düpedüz karşılık vermemiz gereken bir durum ortaya çıktı. Eylemsel açıdan itidalli davrandık ama söylemler o kadar sertti ki inanılmaz bir kutuplaşma yaşandı. Şimdi o noktadan "ya" noktasına geldik. Aslına "ya" noktasında söylediklerimizde bugünkü İsrail yönetimi tarafından kabul edilebilir noktalar değil. Ama "ya" noktasına da geldik. Evet geldiğimiz nokta yorumsuz bu ve ne olacak sorusu hala gündemde?

Geçtiğimiz hafta iki kaza oldu. Bir minibüsten veya midibüsten eğer medya hatalı yazmadı ise 40 yaralı çıktı. Yine eğer medya hatalı yazmadı ise bir binek otosu kaza yaptı otoda 7 ölü var. Tanrı aşkına bu kaçıncı koltuk sayısından fazla insanın bir araca binip sonra da ölmesi olayı. Bakın sadece bir matematik ilişki bu. Koltuk sayısı 5 yolcu sayısı 7.

Üçüncü boğaz köprüsü konusunda Prof. Dr. Sn. Ahmet Vefik Alp yüzer köprü önerisi getirmiş. Tamam buda muhteşem bir öneri. Ama neden çok daha basit, çok daha masrafsız bir öneri getirmiyoruz. O öneri de hiç bir şey yapmamak. Çünkü eğer bu örnekte olduğu gibi İstanbul, genelde ise her kent ve nihayette her ülke doğru bir biçimde yaşatabileceği insandan fazlasını (nitelik ve nicelik olarak) var ederse o kent ve ülke hangi konuda her ne yaparsa yapsın yapılanlar yetersiz kalacaktır. Çünkü tüm yol, köprü, viyadük ve benzeri yapılar sonuçta ülke sınırları ile sonludurlar ve yapılışları zaman alır. Oysa insanın doğum hızı sınırsız sayılabilir ve bu sınırsız sayının kalite standardı da yoktur. Bu nedenle sınırsız kaynaklı sorun/lar sınırlı önerilerle çözülemezler. Sorunlu kaynakların sorun nitelikleri değiştirilmelidir. Ama bizde de bu çok açık, yadsınamaz her türlü bireysel soyut görüş ve/veya değer yargısından bağımsız gerçekleri dikkate alacak sistematik yoktur.

Size üç tane medyada yer almış farklı ve gelecekleri öngörülebilir, görülmesi gerekli olay anlattım. Şimdi düşünün, bu kadar matematik gerçekleri eğer biz dikkate almıyorsak, o zaman çok daha soyut, çok daha karmaşık ilişkiler barındıran, son derece bireysel yaklaşımları içeren, inanılmaz derecede farklı yönleri olan sorunları nasıl çözeriz? Sorunları konuşmadan önce sistematiklerimizi konuşmamız gerekmiyor mu?

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..