Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '21

 
Kategori
Güncel
 

BİZ NEYİZ?

 

 

 

DOLAR KAÇTA DOLAR? YA DA NE ZAMAN SOLAR?

Orta yaşlılar, kendini genç sananlar dahi bu ülkede çok şeyler gördüler daha görmeye devam edecekler. 80 İhtilali, Küçük Amerika Hayali, 94 krizi, 28 Şubat Mesleki Teknik Eğitimin Yok Edilişi, 2002 krizi falan filan…

Yaşananlar hep kopya, başka bir tekrar. Sonuç mu hüsran…

Nedir aslında yaşanan?

Herkes bir şey söylüyor, birkaç laf lakırdı falan, hoşa gidecek şeyler. Çoğu palavra da kanıyor nefsine insan. 90’lık dedeye cilve yapıyor bir ceylan. Dede sağa bakıyor, sola bakıyor, sonra son nefesini belki de vermiş dede kanıyor ceylana. Her seferinde olur mu demeyin? Oluyor işte!

Dünyada anladığım kadarıyla her ülkenin bir üretim ve yaşam tarzı var.

Avrupa ölçeğinde bakıldığında gösterişten uzak, zorunlu ihtiyaçlar öncelik, üretim ve disiplin var. Burada başı çeken Alman. Diğerleri genellikle doğuda olan; Romanya, Çekya, Macaristan, Polonya falan filan, bunlar Alman işçileri. Gerisi yalan. Alman’a övgü var; çalıştırıyor ama hakkını veriyor. Ata binen her akıllı, atın nalını mıhını tam eder, odur verimli olan: “Evler elli metrekareden başlar, yüz metrekare lüks doğuda, batıya gittikçe lüks ve kültür değişiyor.”

Avrupa denince doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi doğru konumlandırmak lazım. İtalya İspanya Katolikliğin önemli kalesi, dolayısıyla Din Merkezi İtalya, Kültür ve Moda’ya yön veren İtalya ile Fransa. Fransa halen Fransa, siz bakmayın Macron’a.

İngiliz tarzı ve Amerikan tarzı; güneş batmayan imparatorluklar ve bağlantılar; Kanada, Avusturalya ve Yeni Zelanda’nın olduğu başka bir bölgesel üretim anlayışı ve tarzı var.

Kore ve Japonya tarzı bir üretim, tüketim ve yaşam tarzı var.

Çin’i unutma, Çin ki gidenler söylüyor, dünyanın üretim merkezi, fabrikalar yok; fabrika şehirler var.

Şimdilerde yeni yükselen güç; Hindistan. Çin’le yarışan nüfusu, güçlü matematik altyapısı şimdilerde yükselen güç. O kadar insan ya aç kalacak ya da hayatta kalacak. Kendi tarzı zamanla oturacak; İngilizler tarafından yüzlerce yıldır baskılanması, sömürülmesi falan olmasa da şimdilerde çok daha farklı bir yerde olabilirdi ancak o da hızla geliyor.

Arap tarzı var; Suudi ve Körfez ülkeleri, paraları var. Petrol, doğalgaz paraları İngilizlere emanet belki de rehin.

Öte tarafta dibimizde Rusya, doğalgazdan petrole dünyanın enerji kilidinin önemli bir kısmını elinde tutan kilit ülke.

Güney Amerika başka bir âlem; ancak bizim bölgemizdeki karışıklık din savaşları mezhepsel tutumlar o kadar da güçlü değil. Neticede bir kısmı, eski Portekiz sömürgesi, kalanı İspanya.

“Buraya kadar dünyaya baktık; bir de kendimize bakalım biz neyiz? Üretim tarzımız nedir? Tüketim tarzımız nedir?  Köylü müyüz kentli miyiz? Üretim tarzımız hangisi ya da hangileriyle benzerlikler taşıyor? Kesin olarak söylemek gerekirse dünya ölçeğinde az şey üretebilen, marka olamayan şeyler üreten alt yüklenicinin alt yüklenicisi pozisyonunda olan bir ülkenin vatandaşlarıyız ancak parayı bulunca israf etmekten de çekindiğimiz söylenemez. Üretmediğimizi biliyoruz. Az ürettiğimiz, plansız ve verimsiz çalıştığımız kesin; birlik beraberlik ise sadece sözde! Fırsat bulunca birbirimizin gözünü oyarız.” Birbirimize nefretimizi körükleyen arabesk müzik, yapay kültür, yapaylık her yerde her şekilde buram, buram. Modernlik araya sıkıştırılan birkaç yabancı şimdilerde İngilizce din ve dindarlık hatta muhafazakârlık gırtlaktan çıkan.

Sahi biz neyiz?

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..