- Kategori
- Trafik
Biz yine radyo dinliyorduk...(!)

Yaz ayları geç çıktık işten.
Birol, ben, Recep, yorgunluktan konuşacak halimiz yok... Radyo dinliyoruz...
Önümüzde ki arabanın sürücüsü belli ki alkollü, yolu ortalamış altmışla gidiyor... Arkadan gelen araçlar selektör yapınca sağa geçiyor, çaldıkları kornalara aldırmadan tekrar yolu ortalıyor...
Bazen bir kamyona ya da başka araca çarpacak gibi oluyor, nefesimizi tutuyor, kurtarınca bırakıyoruz...
Ne yapmalı bilmem ki?
Polise telefon mu etmeli!
Hayalimde arabayı geçiyorum, evime geliyorum... Çay demliyoruz televizyon açık... Alt yazı geçiyor “ <ı>Silivri, Çorlu arasında meydana gelen trafik kazasında...” Tüylerim ürperiyor...
Sonra en olmadık şey aklıma geliyor...
Arabaya deli gibi selektör yapmaya başlıyorum...
Sollamak istediğimi zannediyor, yol vermeye çalışıyor...
Hayır, ben durmasını istiyorum.
Durduğu zaman ne diyeceğim?
Ya yanlış anlarsa?
Silahı varsa?
Sağa çekip duruyor...
Ben de duruyorum...
Sonra tekrar hareket ediyor, bariyerlere çarpmaktan son anda kurtuluyor...
Peşinden gidiyorum, selektör yapmaya devam ediyorum...
Dörtlüleri yakıp duruyor.
Birol’la göz göze geliyoruz...
Arabadan inip ellerimi havaya kaldırıyorum ( <ı>nerden aklıma <ı>geldiyse?)
Arabanın kapısı açılıyor kırk beş elli yaşlarında bir adam...
Sarhoş!
Kapıdan dışarıya dökülüyor...
“ Korkmayın... Alkollüsünüz sanırım”
“ İçtik biraz memur bey...”
“ Polis değilim, Silivri’den beri arkanızdayız kaza yapacaksınız diye çok korktuk...”
“ Bize bir şey olacak diye korktunuz o yüzden durdurdunuz öyle mi?”
“ Evet.”
“ Kardeşim”
Sarılıyoruz... Daha çok o sarılıyor...
“ Arabada şoför bir arkadaş var, isterseniz o kullansın biz de peşinizden gelelim...”
Adam yalnız değil, yanında, daha sonra araç kullanmayı bilmediğini öğrendiğimiz gençten bir arkadaş var... Üstelik hiç içmemiş... Korkudan gözleri dışarıya pörtlemiş...
Onunla da sarılıyoruz... Daha çok o sarılıyor...
“ ... Lojmanlarında kalıyoruz biz...”
Recep sarılmayı seven ağabeylerin arabasına biniyor... Onlar önde biz arkada lojmanlara geliyoruz...
Teşekkür ediyor, almak istemesek de bir çuval fındık veriyor...
Tekrar sarılıp, ayrılıyoruz...
***
Başka bir gece; bu defa yanımda Recep var...
Yine yorgunuz yine radyo dinliyoruz...
Dörtlüleri yakmış panelvan bir araç geçiyor yanımızdan, uçuyor...
“Hastası var herhalde?” Diye geçiriyorum aklımdan...
On dakika ya gidiyoruz ya gitmiyoruz...
Değirmenköy’de dörtlülerini yakmış arabaların arkasında sıraya giriyoruz...
Kaza olmuş, yeni!
Asfaltın üzerinde yatan ayakkabıları ayaklarından fırlamış iki kişi görüyorum...
Sonra, daha biraz önce yanımızdan uçarak geçen panelvana takılıyorum...
***
Bu sabah ( Salı günü) yarım saatlik yolda beş trafik kazası vardı...
Yine, dörtlüler yanıyordu!
<ı>Yine, birileri yol kenarında yatıyordu...
<ı>Biz yine radyo dinliyorduk...
<ı>Gece değildi... Biz yine yorgunduk!