Bize neler oluyor?

“Göç geri dönünce, eşekler baş olurmuş” diye bir atasözümüz vardır bizim. Son yıllardaki gelişmelere, olaylara bakıyoruz da acaba göç geri mi döndü demekten kendimizi alamıyoruz.

Toplumun ruh sağlığı ciddi anlamda bozuldu. Taciz, tecavüz, gasplar, yaralama, intihar, cinnet geçirme, öldürme, fuhuş, evlilik ve evlilik vaadiyle dolandırılma haberlerinden geçilmiyor. Kapanan fabrika, işyeri sayısı milyonlarla açıklanmaya başlandı. İşsizlik, yoksulluk çığ gibi büyümekte. Terör can almaya devam ediyor. Teröristlere gösterilen ilgi ve kayırmalar, yurdumuzun bölünebileceğine yönelik olarak yorumlanabilen söylem ve olaylar toplum vicdanını rahatsız ediyor. Samsun’da Ahmet Türk, Kayseri’de Taner Yıldız yumruklanıyor.

Siirt’te yaşanan bir ilköğretim okulunda okuyan sekiz kız öğrenciye defalarca tecavüz edilmesi olayına yayın yasağı getirilmesinden sonra, bu kez de yaklaşık bir yıl önce 13-14 yaşlarındaki öğrencilerin çıplak resimlerini çektikleri bir kız öğrenciye şantaj yaparak getirttikleri ve kızın akrabalarının olan 2 ve 3 yaşlarındaki biri kız biri erkek iki bebeğe sırayla tecavüz ettikleri, erkek çocuğu soğukta donmaya terk ettikleri, kız çocuğunu ise havuzda boğarak öldürdükleri ortaya çıkıyor.

Bir oyun oynanıyor herkesin gözü önünde. Seçim rüşvetleriyle seçilenlerin bu ülkeye hizmet edemeyeceklerini, etmeyeceklerini hepimiz görüyoruz, hepimiz biliyoruz.

Dış güçlerin istemleri doğrultusunda yürütülen özelleştirme, tarım, sanayi, sağlık, eğitim, hukuk vb. alanlarda uygulanan politikalar hem kamu vicdanını hem de iktidar mensuplarını bile rahatsız ediyor. Meclis oturumlarına dikkat ediniz. Milletvekillerinin özgür iradeleriyle oy kullanabileceklerinden korkanların ne tür yollara başvurduklarını görün. Ağza alınmayacak sözlerin yüce meclisin çatısı altında savrulduğunu işitip izlemiyor muyuz?

Meclisteki gerginlik, topluma da yansımış durumda. İnsanlarımızdaki umutsuzluk, karamsarlık, ekonomik yönden bunalmışlık kişilerin şiddete yönelmesine, sorunlarını kaba güçle çözme yolunu seçmesine neden oluyor. Cenaze törenlerinde gösterilen tepkiler, hükümet üyelerinin yüzlerle ifade edilen koruma ordusu ile yaşamaları anlamsız değil.

Seçilmiş insanların; işledikleri suçun önemini, büyüklüğünü bile bilmeden yanlarına aldıkları 20-25 kişilik ne yaptığını bilmez bir grupla küfürler savurması, tehdit ve baskı kurmaya yönelmesi iyiye işaretler değil.

Hangi görüşte olursa olsun, hangi siyasi partiye oy vermiş olursa olsun Türk halkı sağduyusuyla, yurt ve ulus sevgisiyle, umuduyla, inancıyla, mutlaka ama mutlaka Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyetin kurulmasında gösterdiği karalılık ve iradeyi gösterecektir.

Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir. Ve batan güneşin yeniden doğacağını da herkes görüp bilmektedir.