Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '09

 
Kategori
Trafik
 

Bizi Kim Öldürüyor

Şimdi bu yazıyı okuyanlar çok büyük olasılıkla benim duygusuz, ölüye dahi saygısı olmayan ve dahi akla ne gelir ise öyle bir insan olduğumu düşünecekler ve sanırım bu duyguları ifade eden yorumlar alacağım. Ancak yapamıyorum. Eğer bazı şeyleri söyleyemezsem, yazamazsam çıldırıyorum. Bu nedenle yine de yazacağım. Artık ne tepki verirseniz.

Sayın okurlar biliyorsunuz Türk toplumu ve bu toplumu oluşturan her birey olumsuz her olayın gerçekleşmesi konusunda kesin olarak masumdur. Genel toplumsal olaylardan ve/veya ülkemizin yaşadığı genel sorunlardan dış mihraklar sorumludur. Bizim kesin olarak bir hatamız yoktur. Bireysel olarak yaşadığımız sorunlarda ise olay her ne olur ise olsun yine bizim hatamız yoktur. Kesin olarak bizim dışımızdaki herşey ilk, tek, asıl suçludur. Hiç birimiz ve hiç bir kurumumuz kesin olarak bunun aksi yönünde düşünmediği için de (FARKLI düşünemediği) başımız dertten kurtulmayacaktır. Matematik olarak da bu doğrudur. Çünkü masum olduğuna inanan değişmez. Değişmediği içinde teorik olarak bu kadar hatasız insanların yaşadığı toplum pratikte işte bu halde olur.

Bu hafta sonu bir kaza oldu. Başarılı bir iş insanı sürücüsünün yönetimindeki aracında geçirdiği kaza sonucunda sürücüsüyle beraber hayatını kaybetti. Bugün ise bir iddia, yolda taş vardı o taş bu kazaya yol açmış olabilir. Doğrudur yolda taş vardır, mıcır vardır, vardır, vardır. Ancak bunlar var diye mutlaka kaza olmalı mı? Üstelik profesyonel mesleği sürücülük olan bir kişiye normalden öte teknolojinin neredeyse son olanakları ile donanmış bir araç teslim ediliyor ve sonra bu kaza. Ama bir haksızlık yapmayalım. Bu olay sadece o vatandaşımıza özgü değil. Köprü girişinde onarım var diye konulan rampalardan geçerken kazalar yapmadık mı? Hatta bir aracın motoru! içinden fırlayıp karşı şeride geçmedi mi? Onda da suçlu karayollarıydı işaret koymamıştı. Peki bir başka trafik kazasında -sabaha karşı aracın şarampola uçmasında- araçtaki genç bir kızımızın felç olmasının suçu öndeki kamyondan aracın camına düşen saman balyası değilmiydi. Kuşkusuz ki kaza geçiren aracın yavaş gittiğini (yavaş gidiyor ise nasıl ön cama saman balyası düşecek kadar diğer kamyona yakın vb boş verin) ve tabi sürücünün bilincinin yerinde olduğunu, yapacak hiç bir şeyi olmadığını -sonuçta tek suçlu kamyon sürücüsü- belirtmeye gerek yok sanırım. Yine sanırım Denizli civarında -yine sabah karşı- yine bir genç kızımızın aracın içinden dışarıya fırlayarak hayatını kaybettiği kazada suçlunun aniden sollama yapan bir kamyon ve karayollarının varlığına dair işaret koymadığı mıcır olduğunu anımsarsınız sanırım. Haymana yolunda çukura düşen araçta da sanırım 7 kişinin ölmesinin nedeni Karayollarının işaret koymadığı çukurdu. Hiç bir binek otosuna 8 kişi binilir mi kavramı söz konusu değildi. Ama sayın okurlar bu olaylar gerçek ise -ki bende medyadan okudum- o zaman çözüm sürekli olarak yol yapmakta mı? Yoksa önce bizi değiştirerek her yolda her ortamda doğru sürüş yapmayı öğrenmemiz gerektiğini bize anlatmalı mı, anlatmaya çalışmalı mı farklı olmak isteyenler. Tabi farklı olmak isteyen var mı başka.

Düşünsenize teknolojinin son özellikleri ile donanmış ve zaten aslında arazi için tasarlanmış araç yağmurda taşın üzerinden geçtiği için kaza yapıyor. Nasıl gidiyorsak taş çatlasa 10 santimlik bir bombenin üzerinden geçtiğimiz için araba gerçekten darmadağın oluyor. Nasıl yavaş gidiyorsak mıcırın üstündeyiz diye araç tek bir manevrada şarampola uçup içindeki genç bir insan araçtan dışarı fırlıyor. Allahaşkına hiç mi suçumuz yok. Yani bir ulus hiç ayrılcalıksız bu kadar mı masum olduğuna inanır ? O zaman nasıl oluyorda biz bu kadar masum, bu kadar hatasızsak içimizden çıkanlar ör: karayolları, taşaron firmalar, siyasetçiler vb vb bu kadar suçlu oluyor. Yoksa onlar başka ülkelerden mi geliyor.

Sayın okurlar eğer yaşadığımız her olumsuzluğun sorumlusunu kendimiz dışında ararsak -ki arıyoruz ve hatta inanıyoruz- hiç bir zaman değişemeyeceğiz. Değişemezsek o zaman bu davranış biçimlerimiz sürecek. O zaman da bu ülke ve bu ülkenin insanları bundan daha farklı bir konumda olamayacaklar. Bir defa birimiz çıksın da desin ki ben hata yaptım da bu oldu. İnanın bana tek bir defa bunu diyebilsek bu ülke değişmeye başlayacak.
 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..