Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Bizim yaşayabimemiz için ille de birilerinin ölmesi mi lazım?

Bizim yaşayabimemiz için ille de birilerinin ölmesi mi lazım?
 

ŞEHİT ANNELERİ ACINIZ ACIMIZDIR


 “Vatan sağolsun” diye haykırıyordu canlarından canı alınmış analar babalar. Bu nasıl büyüklüktü, bu ne tevekküldü yarabbi! Akıl alamıyordu, mantık çözemiyor, yürekler kaldıramıyordu, “vatan sağolsun!” ne demekti, bunu diyebilmek nasıl bir şeydi?


Daha bunların sorusunu kara kara düşünürken, içim sızım sızım sızlarken, full makyaj, tıngır mıngır bir eğlence programının ortasında biri avaz avaz benim sorduğum soruyu halka yöneltiyordu:
 

“Ne demek vatan sağolsun? Ben evladımı büyüteceğim, besleyeceğim birileri gelip onu vuracak ve ben vatan sağolsun diyeceğim öyle mi diyerek (sözler bu şekilde olmasa da özeti buydu aklımda kaldığı kadarıyla) olmazzzz !!!” diyordu.
 

Tüylerim diken diken oldu, sonra erkek evladı olan başka bir diva sanatçıdan bu divaya destek geliyordu.Ben yetmişlerin ilk yarısında doğanlardan biriyim. Ben çocukluğunda ne olduğunu anlayamadığım bir darbenin içinden geçtim. Benim çocukluğumda süttozları suyla karıştırılıp süt diye kakalandı bana. Yokluk, kuyruklar, karneler daha benim beynim suyken hayatımdaydı. Sonrasında bir masal gibi dinleyip irdelemeye çalıştığım ekonomik, siyasal çalkantılar biliyorum ben. Ben bu ülkenin en değerli siyasetçilerin asılıp sonrasında adına anıt mezarlar diktirilerek özür dilendiğin,, ben bu ülkeye aşık bir şairin sol görüşlü olması hasebiyle vatanına hasret yaban ellerde yatırıldığını, ben bir yönetmenin filmlerinde Türk halkını ve sorunlarını en iyi şekilde işlediği ve gerçek bir sanatçı olduğu halde hain ilan edildiğini, ben siyasetçilerin yıllarca zindanlarda tırnaklarının çekildiği, ateşle cımbızla ve daha zikredemeyeceğim nice yöntemle işkencelere uğradığını, ben ortadoğuda büyük bir Türk Birliği oluşturmak için canını ortaya koyan ve bu nedenle öldürüldüğü öne sürülen ve hala ölümündeki esrar perdesi kaldırılmayan bir cumhurbaşkanının olduğunu bilen ve bu gerçekleri çok çabuk unutan bir ülkenin evladıyım.
 

Benim jenerasyonum ve benden sonrakiler ülkemde ciddi bir savaş görmediler. Savaşın ne olduğunu biz bilmiyoruz. En fazla romanlarda okuduk, roman sandık, en fazla birkaç patlama  karesiyle tvlerde izledik. Birkaç filmle işte savaş budur ama geçer biter nasıl olsa mantığıyla patlamış mısırımızı yemeye devam ettik.
Ben “vatan sağolsun” ne demek bilmeyen bir neslin temsilcisiyim. Ama anam babam yaşındaki bilgi ve deneyimleri benden fersah fersah önde olan birilerinin çıkıp da milyonların gözüne baka baka “vatan sağolsun” ne demek diye sorması bana garip geliyor. Bilmeleri lazım gelmez mi?
Bosna’yı, Çeçenistan’ı, Filistin’i görmediler mi, okumadılar mı? Biraz düşününce vatan sağolsun anlaşılamaz mı?
 
Ülkesi bir hububat cennet olduğu halde üretimi yarıya indirip sonrasında yaptığı zamlarla ithalatı zorunlu hale getiren, bir komutla onlarca askeri sıfır noktasına dizip, bir gün öncesinde verdiği beyanlarda “operasyon başarıyla devam edecektir” demesine rağmen ertesi gün taaa Amerikalardan gelen hatırlı misafirin “uzatmayın” komutuyla bir gecede operasyonun bitmesine karar veren (!), “size gül bahçesi vadetmedim, lalelerrrr lalelerrr lalelerrrr” göz boyamasıyla şenlikler düzenleyen bir hükümetin (ve hükümet organlarının) kararına isyan edilmesi doğaldır, bardak dolmuş taşmıştır. Elbette hepimizin zihinde “şehit düşen evlatlarımız ne uğruna gitti acaba, madem operasyon yarıda kesilecekti bu yavrular ne için gönderildi o zaman?”soruları gizli gizli, kendimize bile duyulmayacak fısıltılarla cirit atıyordu. 
Amaaa sosyolojide bir doktirin vardır; “bazen düşünceleriniz ne kadar doğru olsa da susmak gerekir çünkü her doğru her yerde söylenmez” belki bu şahıs fevkaledenin fevkinde bir söz  etmiştir. Ancak insanların manevi değerleriyle oynayıp, yüreklerindeki yaraları hala taze olduğu için henüz acı bile hissetmeyen bu yiğitlerin ailelerinin değerlerini yıkmaya kimin, ne  hakkı var? Düşünün bir şehit anası, babası, karısı, bacısı, kardeşi, evladısınız. Canınız gitti ve bir daha gelmedi. Elinizdeki tek “teselli” ise “şehitlik mertebesi”, tek inancınız “şehitler ölmez!” ve dahası “vatan bölünmez”.
Bu şu demek;
1- Vatan bölünmez
2- Vatan için gerekirse şehit olunur.
3- Şehitler ölmez.
Tersten gidelim demekki vatan için birileri şehit olmazsa bu vatan bölünür.
 

Peki, “vatan bölünür” ne demek?
 

Birincisi vatan bölünür demek;  siz Pazar geceleri grand tuvalet çıkıp full makyajınızla artık ahkam kesemeyeceksiniz demek. Vatanın bölünmesi demek, bu vatanın anasının bacısının karısının kızının namusunun ayaklar altında çiğnenmesi demek. Vatanın bölünmesi demek, tüm milli servetlerinin dış mihrakların eline geçmesi demek. Vatanın bölünmesi dağılması demek kedi yavrusu gibi sokakta bir taşın gölgesine sığınarak diğer tüm canlıların hatta kedilerin bile sizi parçalaya parçalaya yemesini engellemesi için tir tir titreyerek acı acı miyavlamanız gerek demek. Öyle üç oktavlık seslerle "do re mi fa sol la si dooo" diye değil inim inim inleyerek, belki yalvararak birilerinin postalına sarılıp aman dilemek demek.
 
Vatanın bölünmesi demek bir kış günü evinizin yakılıp yıkılarak don gömlek sokakta evsiz, yurtsuz, anasız, babasız, savunmasız ve korumasız kalmanız demek. Vatanın bölünmesi, şahsiyetinizi, dininizi, maddi manevi tüm varlığınızı, hayata dair inançlarınızı, ırzınızı, nesebinizi, geçmişinizi, bugününüzü ve geleceğinizi yitirmek demek; aç kalmak hayatta kalmak için neyiniz varsa satmak demek. Onurunuzun, gururunuzun, bayrağınızın ayaklar altında çiğnenmesi demek.
 
Hadi hala yüreğiniz elveriyorsa, hala anlayamadıysanız, fikriniz bu kadar kör düğüm olmuşsa, dışarıda soykırım yalanıyla birileri bayrağımızı çiğniyor, alev alev yakıyorken, açılım-kaçılım adı altında birileri kardeşi kardeşe düşman edebiliyorken, gerçeğin farkına varmamakta inat edip de; dağlarda taşlarda binbir zorlukla kurulan bu vatanı yaşatmak bizleri korumak için can ve başla çırpınan mehmetçiğe “siz bir hiç uğruna öldünüz” diyebilin.
 
Ben bu kıt aklımla sadece hayal gücümle olacakları görebiliyorum ve şehitlerimize sesleniyorum:
 
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda
Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda”
 
Yazının sonunda başlıkta sorduğum soruyu tekrarlıyorum. Birilerinin ölmesi mi lazım? Cevabı da vereyim. Evet insanca yaşayabilmemiz için, anamız, bacımız, oğlumuz, kızımız için, inancımız, yarınlarımız için, huzur ve refahımız için birilerinin ölümsüzlük şerbetinden içmesi lazım. Ne hazindir ki bu vatan için birilerinin ölmesi lazım... Ve geride kalıp her soluğunu şehitlerin kanıyla alanların unutmaması lazım:
ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ!
 

 

Neslihan Sultan PALA 

 
Toplam blog
: 35
: 2068
Kayıt tarihi
: 03.09.11
 
 

1970'li yıllarda başlayan yaşam serüvenimde yazmak daima benim için itici bir güç oldu. İstanbul ..