- Kategori
- Deneme
Bizim zamanımızda

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Seksenler, doksanlar ve sonrasını bilirim, kendime göre yorumlayablirim, önceki kuşakları ise büyüklere sorarak ve araştırarak öğrenebildiğim kadar öğrenmeye çalışırım. Yaşı ilerleyenler, gençlerle hasbıhal ederken cümleye şöyle başlarlar: “ Bizim zamanımızda…” Son zamanlarda ben de yaradılışın gereği olarak kaçınılmaz sona doğru gittiğimi, bu cümleyi sık sık kullandığımı farkettiğimde anladım.
Bizim zamanımızda, eğitim öğretim sistemimizde haftaya kolalı yakalar, siyah önlükler içinde başlanır, önce saygı duruşunda bulunulur, ardından İstiklal Marşı’mız, ardından da andımız okunurdu. Bir de haftanın son günü İstiklal Marşı’mızı okurduk. Bayrağımızı belimizde taşımak nasıl gurur vericiydi. Nerede, ne zaman olursa olsun, marşımızı duyduğumuz yerde hazır ola geçer, söylerdik. Duyduğu halde durup söylemeyeni ayıplar, kınardık.
Geçtiğimiz pazartesi işe giderken marşımızı duydum ve her zaman yaptığım gibi durup söylemeye başladım. İnanır mısınız o kadar insan geçti de birisi durmadı. Canımı en çok acıtam ve öfkelenmeme sebep olan olay ise imam hatip öğrencilerinin yanmdan geçerken gülmeleri oldu. Çok acaip bir hareket yapıyormuşum gibi baktı gelip geçenler. Ben de kendimi tuhaf hissettim. Çok mu ayıp ya da tuhaf bir şey mi yapmıştım?
Türkiye olarak ilerleme kaydettik, ilerlemememiz yanlış olurdu zaten ama sanki insani vasıflarımızı yitirdik. Toprağını, bayrağını, marşını, andını bilmeyen yeni bir nesil geliyor. Bayrağın üstüne oturan mı, sosyal medyada görmüşsünüzdür: Atatürk ün büstüne eşek kulağı yapanlar mı, vatanı kurtarıp bize emanet eden şehitlerimize, dedelerimize, analarımıza saygısızlık edenler mi? Hangi birini yazayım buraya bilmiyorum. Gelişmişlik ama neye göre gelişmişlik? Bildiğini sanan, bilgisiz gençler yumağı…
Siz bilmezsiniz! Bizim zamanımızda her şey ne güzeldi, ne anlamlıydı, ne güvenilirdi…
Dante gibi ömrünün ortasında olanların söylediği ikinci kemikleşmiş cümle:
“ Hiçbir şey eskisi gibi değil!”
Melike ÇELİK