Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '08

 
Kategori
Blog
 

Blog'da mizah var, asalım mı, besleyelim mi?

Blog'da mizah var, asalım mı, besleyelim mi?
 

Altmışlı ve yetmişli yılların Ahmet Tarık Tekçe’leri, Hüseyin Baradan’ları, Bilal İnci ve Erol Taş’ları yazlık sinemaların galalarına katılamazlardı, yuhalanma ve dayak yeme korkusuyla. Çarşıda, pazarda gezerken tacize uğradıklarında “Yahu film icabı be kardeşim, rol icabı” diyerek kendilerini savunurlardı.

Sinemamızın “kötü” adamlarıydı onlar! Haksızlığa ve kötülüğe hiç gelemeyen necip halkımız da film icabı falan dinlemez, yakaladıkları yerde esas oğlana veya esas kıza yaptıkları kötülüklerin hesabını sorarlardı onlardan.

Duyduğum kadarıyla durum bugün de değişmemiş, TV dizilerinde kötü karakter rollerine çıkan sanatçılar çeşitli şekillerde taciz ediliyorlarmış.

Bu durumun nedenlerini mıncıklamak veya psikolojik analizlerde bulunmak bu satırların yazarının boyunu aşar. Kim bilir, vardır elbet bir sebebi.

Milliyet Blog’da da gözlemliyorum buna benzer tepkileri. Kurgulanmış, tasavvur edilerek yazılmış yazılara karşı alerjik bir yaklaşım var. Akide şekeri tadında yazılmış bir mizah yazısını bile algılamakta zorluk çekenler çoğunlukta.

Söyleyecek pek bir şey kalmıyor tabii, ” Yazı icabı güzel kardeşim, yazı icabı!” demekten başka.

Kişhon’u bilmez, Çehov’un adını duymamış, Mopasant’ı astronot sanır, Cavanna desem, Küba’nın başkenti diye yanıtlar.

Ne Neyzen’i bilir, ne Nefi’yi, ne de Eşref’i!

Aziz Nesin okuduğu bile şüpheli!

Mizah diye algıladığı, televizyon denen aptal kutusundaki cıvık şaklabanlıklar! Okusa hâlbuki yukarıdakilerden en az birini, az çok malumatı olacak ima nedir, cinas neye derler, ironi nasıl yapılır… Ama okumamış ki!

Tüm bunlara rağmen rüyalarını süsler tabii, ulusal bir gazetede “Köşe yazarı” olma hayalleri.

Neyine güvenir bilmem ki?

Sınava girmeden ehliyet edinmek şoför olmak için yeterli(!)olabiliyor ama parayı bastırınca “yazar” veya “gazeteci” olmak pek mümkün değil.

Bol bol okumalı bence… Sokakta rastladığımız “Erol Taş’ın” yakasına yapışma “Vandallığından” ancak okuyarak arınabiliriz çünkü.

Bana kalırsa editörler, kaldırmalı “Mizah” kategorisini… Sitenin selameti açısından tabii. Sallamadan, sarsmadan, silkelemeden, ırgalamadan mizah yazılmaz! Haklarında yazılan yüzlerce yazıya aldırmayan siyasilerin, bir karikatür için mahkeme kapılarına koşmaları bu yüzdendir. Bu yüzden kapısına kilit vurulur “Markopaşa” dergisinin. Aziz Nesin hapishanelerde çürütülür, Sabahattin Ali’nin başını odunla ezerek öldürülür.

Evet, kaldırılmalı bu kategori…

Zira ben de bıktım artık…

“Yazı icabı güzel kardeşim, yazı icabı” demekten!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..