BLOG için "yılbaşı kartı" niyetine!...

Hey gidi günler!

Geçmişe duyulan özlemi en kısa anlatmanın yolu, bu olsa gerek!

Geçmişi, ”hey gidi”yi bugüne taşıma, bugünde yaşama olanağı yok kuşkusuz.

Ama...

“Hey gidi”yle canlanan özlem, bugün için bir “olmayan”ı anlatır.

*****

“Hey gidi”li günlere dönersek....

Yeni yıl için vazgeçilmezlerin başında “yılbaşı kartları” gelirdi.

Özenle seçilen kartlar...

Yaşanan kentten en güzel görüntüyü yansıtan kartlar...

Gönderenin/ alanın aralarındaki ilişkiye göre seçilen kartlar...

“Yılbaşı kartları” seçme de...

Postaya verme de...

Kapıya gelen postacının elinden onları alma da...

Evin “seçkin” bir köşesinde onlara yer bulma da...

Bir başka güzellik taşımıyor muydu?

Şimdi, “yılbaşı kartları” ile bütünleşen/ anlamlanan “hey gidi”ler, nasıl özlem duyurmasın?

*****

Şimdi, toplumsal koşullar/ ilişkiler değişince, iletişim araçları çeşitlenince, bilmem ki, “yılbaşı kartı” gönderenler var mı?

Mutlaka vardır.

Yeni yıl için “yılbaşı kartı” göndereni de, alanı da kutlamak gerek!

Şimdi, “yılbaşı kartı” yoksa da...

Telefonla, internetle, “zaman kaybı”na yol açmadan giden “ileti”ler var.

Elle yazılan sözcüklerin sıcaklığını, içtenliğini, kuşkusuz, onlarda bulmak zor.

Kolaylığı var işte!

Ben de, Blog’un bize sağladığı olanaktan/ kolaylıktan yararlanarak...

2010’un eşiğinden adım atmak için sayılı saatlerin kaldığı “bu saat”te, ülkemden uzakta, iki saatlik farka karşın, ülkemin insanıyla aynı “an”da, aynı duygularla yeni yıla girmeyi beklerken...

Başta, değerli editörlerimizin olmak üzere, tüm blogdaşlarımın yeni yılını kutlarım.

Sağlık, huzur, başarı... dileklerimle.

Belsaft, 31.12.2009