Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '08

 
Kategori
Blog
 

Blog'ta taciz var

Blog'ta taciz var
 

Asaletin resmidir.


Hiç aklıma gelmezdi bu konuda yazmak ama o kadar üstüme gelindi ki yazmak elzem oldu sanırım. Tek amacım; gerçekleri gün ışığına çıkartmak ve güzel camiamızı aydınlatmaktır efendim.

Daha önce de, bir defaya mahsus olmak üzere yazmıştık hayatın gerçeklerini ama bir kulaktan girmiş, diğerinden çıkmış anlayacağınız.

“ Milliyet Blog editörlerinin yüzde sekseni, sayfa sahibi Milliyet Blog üyelerinin de yüzde altmışı BEŞİKTAŞLIDIR” demiştik ama dinleyen kim? Biz sanki kafadan attık! Deli pösteki sayar gibi tüm üye profillerini incelemiştik oysa. Uykusuz gecelerimiz şahittir buna. Ama heyhat! Anlamayan anlamıyor işte.

“yolunDİĞERyarısı” Hanım’ın başını çektiği bir grup Fenerli arkadaşın bu araştırmaya itirazları var. Tacizin rengi belli yani… Sarı lacivert! Sözcüleri durumunda olan “yolun DİĞERyarısı” Hanım(Fatma Hanım), “ Siz bu çarşıdan Beşiktaşlı on bir kişi bile çıkaramazsınız, blog’un bütün ağır topları Fenerli” diye mesaj çekince dayanamadım artık! İki bin altı yüz kişinin profillerini ve yazılarını inceleyecektim ama buna gerek kalmadı. Daha yüz kişiyi bile incelemeden sonuç ortaya çıktı.

Öncelikle Kara kartal’a gönül vermiş hanım yazarlar çarptı gözüme. Okunma ve yorum alma konusunda ön saflarda olan bu hanımlardan oluşturduğum on bir şöyle:

Kalede: “mihasu” Hanım tabii… Ve adam geçer top geçmez geri dörtlüye dikkatinizi çekerim:

“Ayrıntıda gezinmek”, “Doç. Dr. Zülal Ayçam”, “Nilgun” ve “Melda”… Gelelim orta dörtlüye… “Madamex”, “Fulya”, “Ruksan İldan” ve “Beenmaya”… İleri ikiliye gelince… “Gül’ün içinden” ve “ Tuğba” Hanımlar… Teknik direktörleri de “Kartalkolik Mine Soyer Hanım” tabii…

Gelelim beylere… Yirmi yıl yarı profesyonel top koşturduğum halde kendimi işin içine katmıyor ve kaleyi “Celal Çelik” Ustaya emanet ediyorum. Geri dörtlüye gelince…

“Bibliyofil”, “Süleyman Ekim”, ”Kerem Oğuz”, “Erol Aslan”…

Orta dörtlü:

“Dr. Ertan KILCIGİL”, “Metin Özkaya(10 numara yani)”, “Haçovalı”, “Çalışkan Âdem”.

İleri ikili de ise “Ohannis” ve “anatolia”…

Nasıl? Kadrolar müthiş değil mi? Ayrıca her an kadroya girebilecek arkadaşlar da var tabii… Birkaçının ismini vermek gerekirse:

Sema Sener, Sinem1903, Neslihan Serbest, Neslihan, Elif Keniş, Neşe Evrim, Sevda Işıklı, Nilüfer’den, Elif’ce, Hezar, Kenan Apaydın, Tuzluk, Genç Osman, Emre Tekin. Mamut, Mehmetbirolşahin, Yusfu, Sivyus, eflatuun, einestunde, Mesut Selek(kendi değil Oğlu ve torunu), Emre C., Alp Özar, ERDEM AKBABA, yoldagezerserhat, Mehmet ŞENAL, cetuşa, İzmirli Demir, Ömer Sabahattin Çetin, güzaltı, Murat Yazmacı, dwyenewadejr, Svettin, Doğan Durgun, Medre, Ahmet Çotul, Solohan, Savaş Şakar veeee tabii ki Nilgün Akad Hanım.

Yani efendim sayfalar yetmez yazmaya. Dedim ya, yüzde altmış diye. İsimlerini yazamadığım Beşiktaşlı arkadaşlar lütfen beni bağışlasınlar.

Ama bu böyle olmayacak sanırım. Kimi arkadaşları inandırmakta güçlük çekiyoruz. Hâlbuki sayfalarımıza birer kutucuk açılsa… O kutucukların içine de gönül verdiğimiz takımın amblemi olsa herkes tatmin olacak. Aylar önce teklif ettik bu konuyu ama tutmadı nedense.

Kasımpaşa’yı bile zar zor yenince destanlar yazan Fenerli arkadaşlar bu duruma ne der bilemem tabii… Müsaade edilse kulübün kapısından “Türk” futbolcu sokmayacak olan bu zihniyete gönül vermeleri ve desteklemeleri oldukça manidar. Ama bu onları ilgilendirir tabii…

Trilyonluk takım, Sivas’ın arkasında yer bulabildi… Tel tel dökülen Kartal’ın da sadece 3 puan önünde. Fenerli topçular tezahürattan anlamıyorlar çünkü taraftar “Portekizce” bilmiyor. Şimdi ben iddiaya girip “ Bu sene Kartal şampiyon” desem kimseden tık çıkmaz ve sezon sonunu beklerler. Hasbelkader şampiyon oldukları zaman da yorum üstüne yorum göndeririler.

Aklı başında her Fenerli arkadaş bilir ki, Fenerbahçe’nin en çok yenildiği takım Beşiktaş’tır. Doksanlı yıllarda (yaklaşık on sene boyunca) minibüs muavinleri “Arkayı Fenerliyelim lütfen” derlerdi ama zaman geçiyor işte. Hafıza-i beşer nisyan ile ma’lüldür, bilirsiniz. Saraçoğlu stadı ki, Kartal’ın ikinci evi gibi, yazlığı sanki.

Bir de, çeyrek asırdan beri kazanılmayan Türkiye kupası var ki her Fenerlinin kanayan yarasıdır bu kupa. Genç nesil Fenerliler Türkiye kupası nedir bilmiyorlar. Söz konusu “Avrupa fatihi” Galatasaray olsa, susacağım tabii bir Beşiktaşlı olarak. Yiğidi öldür hakkını yeme! Ne çok da sevindirmişlerdi bizleri(Helal sana Cim bom. Üç yabancıyla Avrupa şampiyonu oldular, on bir yabancıyla değil)

Fatma Hanım kadro yapmış. “Blog’un bütün Ahmet’leri Fenerli” diye seviniyor. Ahmet Balcı’yı da beni marke etsin diye görevlendirmiş. Görevlendirsin bakalım. Balcı Bey de “Budapeşte’leri, Cannes’ları, M.United’ları, Benfica’ları ve Sigma Olomouc’leri ve hatta Aydınspor’ları(6-0 Hem de Saraçoğlu’nda) “ unutarak Liverpool muhabbeti yapıyor.

Bugüne kadar sustuk! Biliriz ki fanatiklik iyi bir şey değildir. Bize karşı yapılan “sarı-lacivert” tacize söyleyecek bir çift lafımız olur sadece:

Kara kartal Ole!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..