- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Blog yazarı ne kadar etkilidir?

http://blog.milliyet.com.tr
Sayın Ahmet Balcı’nın “Blog Medyası” başlıklı yazısı beni bir kez daha bazı şeyler üzerine düşünmeye sevk etti. Özellikle yazısının son bölümü son derece önemli mesajlar içeriyor ve bana şu soruları sorduruyor: Yazar ve toplum ilişkisinde manipülasyonun yeri nedir? Blog yazarı manipüle edebilir mi?
Bana göre tüm bunların öncesindeki ilk soru; insan neden yazar? Kimisi sanat için, edebiyat için yazar, kimisi kendini ifade için yazar, kimisi fâni dünyaya birşeyler bırakmak için yazar. Yazmak her yazana farklı anlamlar ifade edebilir ve dolayısıyla herkes kendi amacı için yazar. Kanımca insan salt kendi için yazmış olsa, yapacağı şey sadece günlük tutmak ve onu yastığının altında saklamak olurdu. Demek ki yazan, fikrini ve duygusunu kitaplaştırıp dağıtıyor ise, gazeteye, dergiye yazıyor ise, kendi web sitesine sahip olmak ya da MB benzeri ortamlarda yazmak yoluyla internet yayıncılığını kullanıyor ise birilerine ulaşmayı hedefliyor demektir.
Topluma yönelik bu seslenişte manipülasyon, en azından “etkileme” (belki daha az iddialı) önemli fonksiyondur. Zira “Yasaklı yayın” olgusu bu etkinin varlığını teyit etmektedir. Yazan kişi inandığı ya da bir nedenle taraftarı olduğu fikirlerin propagandasını da yapıyor olabilir. Yazan insanlar iyi ve güzel amaçlara da sahip olabilir, kötü ve çirkin emellere de sahip olabilir. Kavgalar hep haklılar arasında yaşanırmış mantığında olduğu gibi herkes masumca kendi iyisi ve doğrusunu ifade etmek niyetinde de olabilir. Ben, insanların gönüllerine ve beyinlerine pranga vurulamayacağına inanırım. Ve insan kendini ifade etmek istiyor ise bunun bir yolunu mutlaka bulacaktır.
Peki verilen bunca mesajın alıcısı olan okuyucu ne yapar? Kimisi sevdiğini okur, kimisi inandığını okur, kimisi de sırf bildiğini okur. Kimisi de hep kendi eğilimlerini yansıtan şeyler okur ki, sınırlarından çıkmak için sebebi olmasın. Kimisi de farklı şeyler okumayı sever. Ama en güzeli okuduğunun üzerine düşünmek değil midir? Çünkü o zaman, akıl sorular sorar ve başka şeyler daha okumak için sebebimiz olur.
Okuyarak öğrenmeye inanan biri olarak, yazarak öğretmenin, etkilemenin, inandırmanın, düşündürmenin ve de harakete geçirmenin mümkün olduğuna da inanıyorum. Blogların da topluma mesajlar veren yazılar olduğunu düşünüyorum. Ben iddialı bir blogger değilim, çok da sık yazmam zaten. Nadiren duygularımı, sıklıkla düşüncelerimi ifade için yazarım. Duygusal yazılarımda bir başkasının duygusuna dokunabilmek, fikir yazılarımda ise bir kişiyi dahi olsa bir konu üzerinde düşünmeye sevk etmek, birşeylere işaret etmek isterim. MB’de bunu benden çok daha başarılı yapan kişiler var, ne güzel. Ancak bazen şu duyguya kapılıyorum: Acaba bu ortamda kendi kendimize mi konuşuyoruz? Hani olur ya, saatler boyunca birkaç arkadaş oturup memleketi kurtarırsınız ama aslında herkes benzer şeyi konuşuyordur. Ya da zaten konuşulanlar hiçbirinize ilk değildir. Bilinler bilenlere konuşup kalkıp gider ve hiç bir yere varılmaz.