Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '17

 
Kategori
Blog
 

Blog Yazarlığıma Öz Eleştiri!

Blog Yazarlığıma Öz Eleştiri!
 

Yazarlığıma öz eleştiri!


Alışkanlık olduğu üzere günde en az bir saat kitap okuyan, yazı yazan biri olarak okuma uğraşını çok önemsiyorum. Elbette okuma eylemi, bir konuya yaklaşmanın, onu irdelemenin, derlemenin en önemli araçlarından biridir. Ancak bu okuma çabası sentez yapmadan yoksun, eleştirel nitelikte olmadığı, aynı kaynaklardan beslendiği zaman, yazılan yazılar, birbirinin benzeri gibi oluyorlar. İnsan, yazılanları daha önceden okumuş hissine kapılıyor, birbirinin tekrarı algısı yaratıyor. Özgünlükten yoksun bu durum rastlantı da değil. Eğitim yapımızdaki yaratıcı düşünmeyi engelleyen aktarmacı anlayış böyle bir sonuç doğuruyor. En eleştirel yazılarda bile bu modelin damgası hissediliyor. Bilindiği gibi, bizim eğitim sistemimiz prekast inşaat gibi her şeyi önceden verir. Doğrular, yanlışlar, eleştirilerin hepsi hazırdır. Öğrencinin öznel düşüncesine, mantık çıkarımı yapmasına gerek duyulmaz. Kalıp ve ön yargıların özümsenmesi yeterli sayılır. Okullarda çeşitli derslerde yazılı ve sözlü metin incelenmesine ve eleştirisine yer vermedikçe bu sakıncalı durum önlenemeyecektir.

Yazılarımda genelde derleme biçimi kullanan biri olarak; düşüncelerimin bir sentez oluşturmadığını, sadece yan yana durduğu kaygısına kapılıyorum. Böyle olunca da düşüncelerim ana tema çevresinde sistemli bir sıra oluşturmamakta, sağa sola savrulmuş tanecikler gibi dağılmakta ya da tesadüfî bir sıra oluşturmaktadır. Bu durum, okuyucunun yazıdan derli toplu bir anlam çıkarmasına engel olmaktadır. Çok şey söyleyerek bir konuyu iyi anlattığımız iddiasında bulunamayız. Yazının yapısal dengesini bozmamak, bütünlüğünü sağlamak için, çok şey söylemek yerine, az şey söylemeyi, ana temanın belirgin olmasına özen göstermek gerekir sanırım.

Sürekli kaynaklara bağlı olmak yazılan yazıyı bir ders notu havasına büründürmektedir. Böyle bir yazıda da yazanın kişiliği hissedilmiyor, duyulamıyor. Sanki yazılanlar bir kişinin ağzından slogan gibi anonim bir yapı şeklinde düşüncelere yansıyarak dile geliyor.

Yazılarımda demokratik–çağdaş toplum özlemlerimi ortaya koyuyorum ancak bir parti programı okuyormuş hissini içerikten koparıp atamıyorum. Bir otoriteye bağımlılık nasıl sakıncalı ise kendimizi de bir otorite olarak görmek aynı sakıncayı taşır. Bazen, herkesin benim düşüncelerimi şaşmaz gerçekler olarak benimsemesini istiyorum. İnsanların farklı dünya görüşü ve siyasal seçimlerini hiçe sayıyorum. O nedenle savunduğum düşüncenin temelini iyi atmam ve karşı düşünceleri de hesaba katmam gerektiğini dikkate almalıyım.

Özgün olmama aslında otoriteye bağlılığın bir sonucudur. Konuları araştırıyorum ama aktarmacı bir tutum izlediğim için özgün yazılar oluşturamıyorum. Yazılarımda ele aldığım konularla ilgili şeyler söylüyorum ama kendi yorumumu ortaya koyarken zorlanıyor, adeta kendimi paranteze alıyorum. Kişisel kanaatim odur ki bu durum, eğitim yapımız ile otoriteye bağlı toplumsal geleneğimizden kaynaklanan bir sonuç. Doğal olarak, düşünce üretkenliği konusunda kısır bir toplumun bireyi de kısır yazılar yazıyor.

Tek yönlü yazılar yazıyorum, yazı konusunu kuşatıcı bir biçimde ele alamıyor, konunun yalnız bir iki yönüyle kendimi sınırlıyorum. Yazının bölümleri arasında korelasyon kurmakta zorlanıyor, kopukluğunu oluşmasını önleyemiyorum. Yazılarım, parçadan bütüne, bütünden parçaya giden düşünce sıralama kurgusunda, soyut somut ilişkisini kurmakta başarısızdır. Tıpkı bir hastalığın tek tek belirtilerini sayıp, adını koyamamak, tanı yapamamak gibi bir durum bu.

Aslında yazılarımda gördüğüm ve özeleştiri yaptığım; bütünsellikten yoksun, planlama hataları, didaktik ve otoriter tavır, özgün olamama, tek yönlülük kişisel özelliklerimden ziyade eğitim sistemimizin genel yanlışlarının bendeki öznel görünümü ve yansımadır diye düşünüyorum.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..