- Kategori
- Blog
Blog
Yalan gibi…
Milliyet Blog'a dâhil olmamın üstünden neredeyse 2 yıl geçmiş.
Ve MB sayesinde ama, biraz korkarak, biraz sıkılıp, biraz çekinerek, emekleye emekleye başladığım “yazmak” eylemi, istemsizce, vazgeçilmezim olmuş.
Ne güzel!
Güzel…Çünkü fark ediyorum ki, anlamsızca kendime hapsettiğim duygu ve düşüncelerimi, yazarak paylaşmanın hazzıyla, aklım, ruhum, düşüncem, her gün biraz daha gelişiyor, zenginleşiyor, ÖZGÜRleşiyor…
Diğer yandan, ilham perileri ne zaman beni ihmal etse, ne zaman sözcükler aklımdan, düşüncemden kâğıda süzülmekte naz etse, ne zaman zamansızlığın kıskacında sıkışsam ya da yorgunluğa, uykuya teslim olsam, eksilmişliğim çoğalıyor, keyfim kaçıyor…
İşte belki de bu yüzden;
Bir yandan hayata dair koşuşturmalarım, diğer yanda içinde bulunmayı tercih ettiğim kültür–sanat etkinliklerinin yoğunluğu nedeniyle, haftalardır nitelikli bir şeyler yazamamanın vicdani rahatsızlığını duyuyordum…
...
Günlerdir ilk defa, kendi kendime kaldığım şu saatte, ekranın karşısına geçip, MB deki sayfamı incelediğimde gördüm ki, buralara uğramayalı 20 günü geçmiş.
Bu sürede tek satır yazamadığım gibi, arada derede okuduğum bir iki küçük bloğun dışında, arkadaşlarımın hiçbir paylaşımını takip edememişim, yorum yazamamışım, blog habercim dolmuş taşmış…
Sesimin çıkmadığını fark eden bazı dostlarsa;
Hani 2 yıl öncesine kadar varlığından haberdar olmadığım, MB sayesinde ve hani bazen eleştirip, bazen yakındığımız sanal alem vasıtasıyle edindiğim bazı dostlar, bazı arkadaşlar, merak edip; ”Ne âlemdesin, öldün mü kaldın mı?” türünden mesajlar atmışlar...
Sağ olsunlar!
...
Daha fazla uzatmadan; Bir daha bu kadar ara vermemek, güzel ve nitelikli yazılar yazarak kendimi daha iyi hissetmek ve en özel ve en değerli paylaşımlarınızı kaçırmadan okumak dileğiyle, MB camiasına yeniden, sevgiyle…