- Kategori
- Blog
Blogcular, niçin şiir matinelerinde yoklar?
Bahar havasındaymış gibi Salihli'nin bir yanı kayak merkezi Bozdağ. karlı çam tepelerine yaslanıyor. çehreyi değiştiriyor.
Pek yakında Ege’nin kış kalbi, yakında Bozdağ Kayak Merkezinde atacak. Yeter ki, gerekli tesislerin tamamı yapılsın. İzmir’!den Ödemiş’ e gidip, oradan Bozdağ’a tırmanmak çok uzun yol. En kestirmesi, 25 dakikada kayak merkezindesiniz. O da, Salihliden tırmanmak şarttı ile.
Salihli’de sımsıcak bir şairler şöleni vardı. Karlı Bozdağ’ın eteklerindeydik. Güzellikleri, başımızı zirvelere kaldırmadan izledik özenle, hasretle ve güzellikle. Çamlarında karlara belenmiş kar topaklı manzarası ile, gelip gelip, Salihlinin göbeğine dayanıvermişiz. İyi de etmişiz. Yanımızda sevdalı başlar, şairler boy boy. Her yerimizden nefes gibişiir alıp şiir veriyoruz. Nefesimiz bile şiir kokuyor. Zerrece “kar soğuğu yok” Çünkü o gün, bu şehirde, şiir şöleni var. Sımsıcak duyularla, yurdun muhtelif yörelerinden gelen şairlerin buluştuğu atmosfer vardı o gün. Ve de karların erimesine de tanık olduk. Neden? Şairlerin sıcaklığından tabi.
Yurdun çeşitli yörelerinden gelen şairlerin, Salihli!deki 9 ncu buluşmalarıydı. Bu şiir şöleninde, Salihli’liler, başta kaymakam ve Belediye Başkanları olmak üzer buluşup, geniş salonlarda şiirsel bir gün yaşadılar.
Yönetici Ahmet Otman, misafirleriyle tek tek ilgilenirken, azizlikler de oldu. Kimi misafirler unutuldu, kimi eşyalarını gittikleri yerlerde unuttular.
Bu haberi ilk ben yayınlayacağım havasında olduğum için, tedirgin değildim. O kafayla topluluğun yemek yediği restorana buyur edildim.
A aaa, bir de ne göreyim. Bizim Blog tayfasından Güneyli Nabide Kılınç’a rastlamayayım mı?! E, yani. Sanata, sanatçıya, edebi oluşumların ezeli hayranı Nabide Hanımdı bu. Karşılaşmanın sevincinden olsa gerek “ Gel sana bir sarılayım diye bir sıktı ki beni, böbreklerimin kaburgama değdiğini hissettim. İki blogcu’nun buluşmasıydı bu sahne. Etraftan da gıpta ettiler.
Salonun bir yamacı karlı dağlara sırtını dayamış, bir yandan da sımsıcak şiirleriyle salondan taşan lirik şiirsel atmosferle dolup taşan gecede şairler ve onları dinlemeğe gelen Salihlililer, birbirlerinden pek memnun ayrıldılar.
Antakya’lı sunucu, yazar, şair, öykü yazarı, ödüllü şair Nevra Çağlayan’ın şu “İnsanca biz” şiiri ilgi çekti ve beğenildi.
Umutları, önce bire / Sonra dörde katladım / Arasında ben ve bir yudum sevgi / Birinci katta yeşerdi toprak / İkinci katta renklendi çiçekler / Üçüncü katta sevgiyi yudumladık / Katları karıştırdım birbirine / Gözlerime doldu doğa / Yanaklarımda pırıltılar. / Ferhat’la Şirin’ uzaklardan göz kırptılar / Sevgiydi bahçemizdeki ç,çekler / Yaprakları bizdik / Bazen / Bazen Köroğlu olduk yiğitlendik / Karacaoğlan gibi sevdalandık / Bazen bir deli fişek / Bazen nazenin / Bazen söğüt dalı salkım saçak / Kaşlar arasında doğuşunu yaşadık / İnsanlığın / Işıltılı gecelerde önce gözlerim doğdu / Sonra / Sonra yüreğime indi duygular / Sevinç, keder ardından gözyaşları / Yanaklarımda ıslaklık / İnsanca değerler bütün parçaları / Birleştirdiler / Ve ben doğdum / Katlar arasında ben, sen ve biz / Yani / Yani insanca bizler / İnsanca bizler …
Daha sonra otobüslerle çevre gezileri ve tarihi dokular ziyaret edildi. Yemeklerde hoş sohbetler edildi. Sahnelerde çiçekler plaketler verildi.
Başlar, Bozdağ’ın bulutlu dağları gibi sere serpe dünyaya açık, gönüller uçmaklı, sevdalı satırlarıyle, yanaklarda şiirlerin albenisi, kiminde sevda yelleri, püfür püfür estirilen o sıcak rüzgarla oluşan sevgi yumağında, bütünleşildi o muhteşem günde.
Çitlere konmuş bir karga sürüsünün tedirgin gözleri, karlı çam ağaçlarına bakarken, diğer bir gözleri işle de, şairlerin bulunduğu kalabalığa bakıyordu şaşkınlıklar içinde. Yaz mı geldi, kış mıdır yaşananlar diye şaşırmışlar, olmalılardı.
Sahi, şimdi aklıma geldi. Milliyet Blog’cu şairler, neden şiir matineleri için toplanmazlar? Başka şiir topluluklarını da davet ederek. Güçlerini niçin birleştirmezler? Benden demesi.
Şairler topluca gittikleri her yerde, karları erittiler. Bütün cemreleri, aynı anda yeryüzüne indirdiler. İnsan bu topluluğa baka baka, şair olası geliyor yani.
Ört ki, ölem!