Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Şubat '12

 
Kategori
Blog
 

Bloggerlere de edebiyat gereklidir...

Bloggerlere de edebiyat gereklidir...
 

Günlük gazetede köşe yazısı yazmakla, blog (Günce ) yazmak arasında çok fark vardır.

Birisinde, geniş halk yığınlarına seslenen yazılar yazılır; diğerinde ise,  güncel konular işlenir...

Bloglarda sizi okuyan kişi sayısı çok sınırlıdır...Blog yazarı olan kişilerle, dışardan sizi izleyen azınlıklar arasında gider gelirsiniz. Bloglar, yazar adaylarının bir arenasıdır. Aynı zamanda yazarlık akademisidir.

Binlerce acemi bloggerin kısa sürede ''Pes ederek '' meydandan çekilme nedenlerinin arasında ''Benlik tatminleri '' karşısındaki hayal kırıklıkları vardır.

Edebiyat  kültürlerinin zayıf oluşu da kaçışlarına  bir nedendir.

Her ne biçimde olursa olsun, yazar olmaya soyunan kişinin, iyi bir edebiyat kültürüne sahip olması gerekir.

Edebiyattan yoksun olan ve üstelik bunun farkında olamayan ' yazara' : '' Edepsiz yazar '' diyebiliriz...

'' Edepsiz yazar '', amiyane sözcüklerini fütursuzca  sıralarken, öfkesine gem vuramayıp küfürlü ve  galiz kelimelerle gerek bloglarında  ve gerekse, ''  yorumlarında, '' kişileri yaralayan  '' yazılar yazabilir.

Bunlar, tıpkı, tuvalet duvarlarına yazan '' yazarlar (?) '' gibidirler...İçe dönük, ekran arkasına gizlenmiş, ruhsal durumları dengeye kavuşamamış zavallılardır.

Bu tip edepsizler, bloglarda, '' güvenilir yazar'' iseler, edepsizlikleri denetlenmeden, aniden yayına verilen yazılarıyla,'' perçemlerinin düştüğünün ve kellerinin göründüğünün ''  farkına varamazlar.

Kafasını klavyenin altına gömerken, koca gövdelerinin ekrandan taştığının farkında değillerdir.

Bunlar, bloglarında yarattıkları hukuksuz eylemleri nedeniyle, kendilerinin de kendilerine güvenen yayın kurumlarının da başına iş açabilirler...

Sütre gerisinde bizleri gözleyen, blog yöneticileri ve editörler, bu konuda yaşadıklarını kaleme alsalardı binlerce sayfalık röportaj yazısı  olurdu sanırım...

'' Edep yoksunu olanların ''  kısa sürede foyaları dökülür...Çünkü,blog siteleri denizler  gibidir... Sevmediklerini kıyıya atarlar...

Edebiiyattan yoksun bloggerden ,böksör olabilir; ama yazar olmaz...

Bazı '' kanatlı blogerler  '' vardır ki çok güzel yazarlar ; ama icraatları; gözden ırak yaşantıları hiç de öyle değildir...

Bunlara da edep gereklidir.

Bunun için Ziya Paşa:

“Yıldız arayıp gökte nice turfanda müneccim / Gaflet ile görmez kuyuyu reh- güzârında”

( Burnu havada dolaşırken; önlerindeki çukuru görmezler )

Ayinesi işidir kişinin lafına bakılmaz. şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Der.

Güçlü Edip,Halide Edip Adıvar'ın Sultanahmet Mitingi, Kurtuluş Savaşımızın başlaması için yakılan ilk ateşti...

Edepli bir yazar, koca bir toplumu ardından sürükleyebilir...

Yazarın icraati, topla, tüfekle değil; 'edebiyatıyla'  mümkündür.

Edebiyat, kişiye özgüveni aşılar...Yazma ve konuşma erdeminin üstadları yüreklidir... Açıksözlüdür.

Yazarları haykırmayan, bir millet öksüzdür... Yoksuldur... Eziktir...

Fransız İhtilalinin müsebbiplerinin çoğunun edebiyatçılar olduğu bilinir.

Tanzimat Dönemi reformistlerimizin hepsi, edebiyat tahsil etmiş bilginlerimizdi.

Edebiyat, toplumsal yaşam kurallarını, empati kurmayı, sevgiyi, merhameti, belâgatı öğretir.

Kişinin, insan gibi yaşamasının felsefesini algılatır...

'' Edep'li olmaya yatkın olmayan '' bir  '' sözde yazarın '', '' Yontulması '' da mümkün değildir.

Genlerinde edebe yatkın olmayanlar için yapacak bir şey yoktur... Bunlardan uzak durmak gerekir..

Bunu en güzel özetleyen bu atasözümüzü çok severim.

'' Asil azmaz, bal kokmaz; kokarsa yağ kokar; aslı ayrandır .''

.......

Edebiyat, yaşam gıdasıdır... Edebiyatçının gözünden bakıldığında, hayat bir başka tatlıdır...

Edebiyat su gibidir...

Konulduğu kabın hem rengini hem  de şeklini alır.

Üstelik kokusuzdur !..  Lakin iyi koku çeker !..

Edebiyat, zihnimizi dekore eder.

Kalbimiz ile beynimiz arasında işlek kanallar, tüneller, koridorlar açar.

Ahlaki olgunluğun, vicdan hassasiyetinin, gönül ferahlığının imkanlarını; edebiyat sanatı sayesinde keşfederiz.

Bir kumandanı, bir deliyi, anneyi, talebeyi, avukatı, fahişeyi; korkağı, cömerdi, zavallıyı, kurnazı, dâhiyi, tembeli, salağı... kullandığı kelimelerinden tanırız.

Sağlam bir edebiyat donanımı, bize insanların ruhunu sezme, insanlığımıza hakim olma, sahip çıkma gücü verir.

Birbirimizi,samimi duygularla anlamamız, duygularımızı derinden kavramamız edebiyat sayesindedir.

Cehaletten, zalimlikten, hoyratlıktan, çiğlikten, zayıflıktan başka nasıl sıyrılabiliriz ?..

Edebiyat, terbiyenin çok özel bir özetidir ; görgünün vitaminidir ;bizi telef olmaktan kurtaran şifalı iksirdir:

Bizi, elimizdekinden farklı bir sonsuzluğa sevk eder.

Hem ağaçları, hem ormanı görmemizi sağlar...

Yaprakların bakışlarını, meyvelerin soluğunu, gövdelerin çarpıntısını duyarız.

Ardı arkası kesilmeyen ibret ve yetenek patlamalarının arasında yaşadığımızı fark ederiz.

Harbin, sulhun, muhabbetin, dostluğun, aşkın, nefretin, emeğin, dikkatin, tedbirin, takdirin...mânâsını öğreniriz.

Bu nedenle edep herkese gereklidir...

Edebiyat, yazarın süsüdür..

Bloggerin de kendine çeki düzen vermesini sağlayan aynasıdır.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara