- Kategori
- Blog
Blogta yazılanların, yaşadıklarımızla özdeşleştirilmemesi gerekir
Blog yazıyoruz.
Arkadaşlar okuyor, sağolsunlar, yorumlarını da yazıyorlar.
Yazmayanlarda sağolsunlar.
Her ne kadar bilim konusunda, sağlık konusunda yazılanlar okunmasa ve aile, kadın üzerine yazılanlar okunsada, toplumumuz böyle diyorum.
Üzüldüğüm bir şey var.
Burada yazılanlar ile yaşadıklarımız özdeşleştiriliyor.
Blog yazıyorum. Mesajlar geliyor “depresyondasın” diye, ya da “kötü şeyler yaşamıssın” diyorlar.
Burada yazılanların çoğu hayal ürünüdür. Tabiî ki bunlar daha önce yaşadıklarımızdan, okuduklarımızdan, izlediğimiz filmlerden etkilenmeler olabilir. Ama çoğunun bizim hayatımızla ilgili olmaz. Bundan dolayı ve yakın çevreme, çalıştığım ortamdaki insanlara, internette Milliyet Blogda yazdığımı söylemiyorum. Çünkü yazdıklarımın çoğu, zaten tıpla ilgili değil. Onların bilmesine, onlardan bir şey çıkarmaya çalışmalarına ne gerek var? Değil mi?
Blog yazarlığı bence hayal gücü ile ilgili bir şeydir. Ben, hayali, “dünyanın, insanın gelişiminde, medeniyetin ilerlemesinde borçlu olduğumuz bir eylem” olarak görüyorum. Gözle görülen her şey önceden hayal değil miydi? Önce araba almak isteriz, sonra alırız. Önce evlenme hayali kurarız, sonra evleniriz. Unutmayalım, en büyük buluşlar hayalcilerin aklından çıkmıştır.
Burada yazmak için önemli olan, galiba geçmişte gördüklerimizi, yaşadıklarımızı unutmamaktan geliyor. Yazacak o kadar konu vardır. Yazdıklarım devenin kuyruğu gibi bir şey.