Boşluktan doğan kanunlar

Türkiye de 1960 yılından başlayarak yapılan ihtilaller, ihtilalin doğası icabı bazı kanunları da ihtilali yapanların isteği doğrultusunda gündeme getirmiş ve uygulamaya konmuştur. Buna örnek olarak 1960 ihtilalinde 205 sayılı OYAK kanunu ile 1983 yılında çıkarılan 2847 sayılı Askeri DERNEKLER kanunudur.

205 sayılı OYAK KANUNU o zaman iktidar olan ihtilalci güçlerin önerisi ile 1961 yılının ilk aylarında yürürlüğe konmuştur. İlk zamanlarda üye olmak mecburi olmadığı için hiç bir rütbeli (Subay-Assubay) gönüllü üye olmamıştır. Bilahare (1970 li yıllar) kanun değişikliğine gidilerek bütün rütbelilerin sendika üyeleri gibi üye olması mecburi tutulmuştur.

Ordu Yardımlaşma Kurumu; üyelerinin durumlarını iyileştirmek için kurulmuş olan bir kurum olmasına rağmen üyeliği sona eren üyelerinin eline dünya piyasalarına göre o zamana kadar ödedikleri paraları ödenerek kapı önüne konmuş ve Yapılan yatırımların ortaklık payları üzerine oturulmuştur. Bugün gelinen noktada bu kurumun sadece üst rütbeli (Generaller) subayların tapulu malları olduğu ortaya çıkmıştır. Sermayesinin %65'i Astsubaylar tarafından karşılanan kurum da dünyanın hiç bir şirketinde görülmeyen bir uygulamayla yetki gasbına gidilmiş ve temsil edilmeleri önlenmiştir. Ticaret kanununa aykırı olan bu uygulamanın kaldırılması için anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak SİYASİ İRADE tarafından değiştirilmesi gerekirken buna cesaret edilememiştir. ZİRA BU KANUN ASKERİN kendisine çıkar sağlamak için İHTİLAL BOŞLUĞUNDAN yararlanarak çıkardıkları kanunlardan ilkidir.

2847 sayılı DERNEKLER kanununa gelince:

1980 ihtilalinde ihtilali yapanlar (Genareller) siyasi partilerle birlikte faaliyette bulunan bütün dernekleri de kapatmışlardı. Emekli askerlerin kurmuş olduğu derneklerde kapatılan dernekler arasında bulunmaktaydı. 1983 yılında iktidar, sivil iradeye devredilmeden önce 2847 sayılı Askeri dernekler yasası çıkarılarak emekli askerler kontrol altına alınmıştır. Aslında kontrol altına alınanlar sadece assubaylardır.

İleride karşılarına herhangi bir şekilde çıkılmaması için kanunun birinci maddesindeki amaçlar bölümünü:

"Bu Kanun, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanların askerlik mesleğine ilişkin ortak anılarını yaşatmak dayanışmalarını devam ettirmek, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle kuracakları Türkiye Emekli Subaylar, Türkiye Emekli Astsubaylar, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri ile Türkiye Muharip Gaziler derneklerinin tabi olacakları esas ve usulleri düzenler."

Şeklinde düzenlenerek emeklilerin elleri kolları bağlanmıştır.

1980 yıllarında yürürlükte bulunan 2911 sayılı dernekler yasasında ki hükümlere tabi olan derneğimiz, 2847 sayılı kanunla sivil inisiyatifin kontrolünden çıkarılarak askeri otoritenin kontrolüne verilmiştir.

"2847 Sayılı Kanunu Madde 3 - Bu Kanuna göre kurulacak derneklerin tüzükleri, Milli Savunma Bakanlığınca incelenip, gerekiyorsa ilave ve ek değişiklikler yapıldıktan ve son şeklini aldıktan sonra İçişleri Bakanlığına gönderilir. İçişleri Bakanlığınca Dernekler Kütüğüne kaydedilen dernek, kayıt tarihinde tüzel kişilik kazanır."

Dernek kurmak için içişleri bakanlığına müracaat edilmesi gerekirken (sivil inisiyatifin kurmuş olduğu dernekler içişleri bakanlığına müracaat ederek derneklerini kurar) Asker emeklileri dernek kurabilmek için önce milli savunma Bakanlığına müracaat edecek, Şayet bakanlık beğenmezse gerekli düzeltmeleri yaparak derneğe izin verecektir. İzin vermezse dernek kurulamayacaktır.

Milli Savunma Bakanlığında derneklere izin veren makam neresi?

*Dernekler Şubesi.

Dernekler Şubesindeki yetkili kim?

*Genelkurmay Başkanlığının atadığı bir ALBAY.

Normal bir ülkede kanunları yapan ve yürürlüğe koyan erk neresidir?

*Hükümet.

Peki o halde bizim hükümetimiz kim?

*Genelkurmay Başkanlığı,

Sizce bunda bir acayiplik yok mu?

Elbette var.

Genelkurmay Başkanlığı 1960 yılından başlayarak, Çalışanlarını ve emeklilerini kontrol altında tutmak için İHTİLAL BOŞLUĞUNDAN yararlanarak çıkardıkları yasalarla sivil hükümetlerle gizli bir sözleşme yapmış görünmektedir.

Bu çerçevede; Toplumu parçalara bölerek önündeki direnci kırıp insanları savunmasız bırakıp kaynaklarını azaltıp insan emeğini kendi lehine kullanmaya başlamıştır.

Bugün gelinen nokta BOŞLUKTAN DOĞAN YASALARIN sonucudur.

Ve egemen güçlerin 1966 yılında HALKLARIN KURTULUŞU için BM tarafından imzaya açılan, 2000 yılında TÜRKİYE tarafından onaylanan ve 2003 yılında meclisinden geçirerek yürürlüğe sokulmuş olan İKİZ SÖZLEŞMELER ile benzerlik arzetmeye başlamıştır.

Saygılar sunuyorum.