- Kategori
- Deneme
Bozulmuş,kokuşmuş sorunlara el atılmalı
Görsel alıntı
Yıllardır perde arkasında kalmış, hiç üstüne varılmayan, bozulmuş ve kokmuş sorunlar ele alınmıyor. Bir kısım yetkililer yetkilerini, görevini çirkin emel ve menfaatler uğruna kötüye kullanmaya devam ediyorlar.
Bu keyfi tutum ve davranışlar sonucu birçok haksızlıklar, meydana gelmektedir. İnsanlar ölmektedir, öksüz, yetim, çocukların, dul ve gözü yaşlı anaların, kadınların sayısı çoğalmaktadır.
İhmal edilen iç sorunlara yenileri ekleniyor. Hemen, hemen her gün yeni kazalar, yeni ölümler meydana geliyor. Bunun bir çaresi olmalı, buna köklü bir çözüm bulunmalı. Bu iç konular çözülmeden ülke iç huzura kavuşamaz.
Dünyada, Trafik kazalarında ve maden (cevher ) ocaklarında bizim ülke kadar insanların öldüğü bir başka ülke yoktur. İleri ülkeler bu sorunları nasıl en az seviyeye indirmiş ise bizde öyle yapalım.
Öyle yapamayız, çünkü patronlar bırakmazlar, engel olurlar, iştahları azalır. Onlar zaten fakir ve yoksulun sırtından geçiniyor, gelirleri azalar.
1941 yılından bu yana ülkemizde 3.500 den fazla insan hayatını kaybetmiş. Hangi tarihte, nerede ve kaç işçi göçük altında kalmış bunları tekrar yazmaya gerek yoktur.
Her seferinde yapılan açıklamalardan sonra bir iki günah keçisi bulunmuş hadisenin, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu meydana geldiği zehabı uyandırılmış ve keçiler de kurtulmuştur.
Ermenek faciası da birkaç müfettişe mal edilecek üstü kapatılacak. Müfettiş yemek yemeyecek mi? elbette yiyecek ancak patronlarla birlikte yemek yemesi tasvip edilmez. Keyfi tutum ve davranışlar sonucu görevi savsaklamaktır.
Maden ocaklarının patronları kim? Siyasetçilerin urbalarına yama olmuş keneler. Arkalarında güçlüler mi, güçsüzler mi var? Bir müfettiş bunu bilmeli, görmeli, düşünmeli. Binlerce işçinin yaşam hakkını düşünmeli.
Bende isterdim devlete ait bir maden ( cevher ) ocağını çalıştırmayı, bahtı kara işçilerin sırtından, alın terlerinden para kazanmayı.
Bende isterdim sırtımı siyasi bir güce dayandırmayı, çıkar ve menfaat sağlamayı, ne yazık ki isteğimle olmadı olmuyor. Ondandır göbeğimiz yok, aman bu kuru dala rüzgâr vurmasın esen yelden bile etkilenir haldeyiz.
Acaba, ülkemizde terlemeden, hak etmeden bu kapalı perdeler arkasında saklı kalmış, hiç el atılmamış, ihmal edilmiş bizzatihi devletin imkânlarından bu güne kadar kaç kişi zengin olmuş, yarar ve fayda sağlamış.
Sabahın seherinde Adliye’yi teftişe gelen müfettişlerimiz otogardan kiraladıkları ticari taksilerle Adalet Sarayına gelirlerdi. İki üç ay süren denetim ( teftiş ) den sonra iadeyi ziyarette bulunurlardı. Kimseyle yemeğe gitmezlerdi. Adliye çay ocağından içtikleri çay parasını ceplerinden öderlerdi.
Hukuk kitaplarımızın yazarı Rahmetli, M. Muhtar Çağlayan, bir kitabında şöyle yazmıştı.
“Cumhuriyet Savcısı hukuku amme savunucusu olduğundan dilerse bir delile ulaşmak için günde birkaç kez tebdili kıyafete bürünebilir, bir dolmuşta, bir otobüste tek kollu, sakallı, bir ayaktan özürlü şekilde yolculuk dahi yapabilir.
Bir hâkim ise hak ile hukuk dağıtıcısı olduğu için makamına yakışır şekilde giyinmeye mecburdur. Hâkim kendi parasıyla, siyah bir poşet içinde bir ihtiyaç maddesi alıp evine götürse hoş karşılanmaz. Gören kapı komşu acaba o siyah poşetin içinde ne var diye dedikodu yaparlar”
İşte o günkü hukuk görüşünden bu günkü hukuk görüşene geldik. Bir Avukatın görüşü olabilir açıkça belirtebilir ancak bir Hâkim ya da bir Savcının da görüşü olabilir lakin görüşünü hiçbir şekilde açıklayamaz.
Daha geçenlerde yapılan HSYK seçiminde şunların grubu, onların grubu diye adlandırılmadılar mı? Ülkemiz bu görüntülerden kurtulmalı, iç meselelerimiz düğüm, düğüm birikmiş çözülmeyen yumak olmuş. Bozulmuş, kokuşmuş bir hale gelmiş.
Bir yapının duvarları, çatısı her zaman tamir edilebilir, ancak bir yapının esas temeli çökerse yeniden tamiri zordur.
Öyleyse yıllardır devam ve çok acılar veren, haksızlıklara neden olan, perde arkasında kalmış, bozulmuş ve kokuşmuş iç sorunların ele alınma zamanı gelmiştir. Yeni bir temel inşa etmek gerekir.
Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.
Mehmet BURAKGAZİ/ MERSİN