- Kategori
- Hukuk
Bruce Willis'ten Apple'a miras davası

Bruce Willis'ten Apple'a miras davası
Basına miras davası şeklinde yansısa da aslında bu tam anlamı ile miras davası değil. Zira ortada ne ölen var ne de açılmış bir miras davası da yok. Bu durum beklenen miras hakkında yoksunluk ya da vasiyetin yerine getirilmesinin imkansızlığı neticesinde ortaya çıkan bir sorun. Basında “Bruce Willis ‘ten Apple’ye miras davası” şeklide yer almışsa da, basına yansıdığı şekliyle Bruce Willis henüz Apple’a dava açılmış değil. Ancak basının da etkisiyle dünya çapında hukukçular arasında başlayan tartışmada; telif hakları ile tüketici haklarının çatışması durumunda hangisine üstünlük tanınacağı konusu gündeme gelmiştir.
Bu makalemiz, Bruce Willis’in şahsında miras davası şeklinde başlayan bu tartışmada şu temel sorunlara hukuki olarak katkıda bulunmaya çalışacağız. Hakların üstünlüğü esas alınması gerektiğinde miras bırakanın son arzusu olan vasiyete mi, telif haklarına mı yoksa tüketici haklarına mı öncelik tanıyacağız. Her olayın hukuki nitelemesi farklı olmakla birlikte Willis’le başlayan tartışmada bu hakların üçü de aynı anda bu olayda bir anlamda yarışan haklar olarak karşımıza çıkmıştır.
Ülkemizde mavi ay dizisi ile tanıştığımız; 6. His ve Zor Ölüm gibi filmlerle adı özdeşleşen Hollywood’un ünlü film yıldızı Bruce Willis’in Apple’e karşı kızgın bir çıkışı hukuk savaşı şeklinde dünya basınında yer almıştı. Buna sebep olan olay ise ünlü aktörün, binlerce dolar harcayarak Apple’nin İtunes müzik arşivinden den satın alıp ipod cihazına indirdiği ve yılarca biriktirdiği müzik arşivinin, miras bırakmak istediği kızlarına intikal edemeyeceğini öğrenmesi idi. Willis, bu değerli müzik arşivini, müzik çaları ile birlikte kızlarına miras bırakamayacak olması, kendisinin ölümü ile birlikte bu müziklerin de kullanım hakkının sona erecek olması hukuki tartışmayı da beraberinde getirdi.
Willis’in Apple’nin müzik arşivi itunes’ten binlerce dolar harcayarak farklı zamanlarda tek tek indirdiği ve yılarca biriktirdiği müzik arşivi aynı zamanda onun ölümü halinde miras malı olarak da çok değerli bir koleksiyon halinde gelmiş oldu. Bu müzik kolleksiyonunu değerli yapan iki unsur var: birincisi müzik sayısı ve niteliği dikkate alındında parasal olarak çok değerli bir müzik arşivi olması. İkincisi Willis faktörü. Bu müzik arşivinin ünlü bir aktöre ait olduğunun bilinmesi sıradan bir kişinin müzik arşivine göre çok değerli manevi bir değer katmaktadır bu koleksiyona Tıpkı ünlülerin oturduğu ev, kullandıkları şahsi eşyaları gibi açık artırma da sırf bu faktör malın değerinin kat be kat önüne geçmektedir.
Doğal olarak Willis bu değerli arşivinin ölümü ile çocuklarına geçeceğini yıllardır zihninde tasarlamıştır. Ancak ölümü ile bu malın da sona ereceğini öğrenmesi Willis’i hayal kırıklığına uğratmış oldu. Satın alınan bir müzik parçasının size ait olmadığını bilemek herkes gibi Willis’i de çok kızdırmıştı. Milyonlarca kişinin de bu gerçeği yeni öğrenmiş olması konuyu uluslararası boyuta aşıdı. Apple’a karşı bu konuda hukuk savaşı şeklinde basına yansıyan bu durum telif hakları bakımından milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir emsal hukuk savaşına dönüşmüş oldu. Telif haklarını ön planda tutan Apple’cılar ve tüketici hakkını ve miras hakkını önde tutan Willis’ciler karşılıklı etik tartışmalarla kendi haklıklarını ıspat etmeye çalıştılar.