Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bu b.k senin üzerine sıçrıyor, devletin değil...

Bu b.k senin üzerine sıçrıyor, devletin değil...
 

Yer Muş'un Varto ilçesi ve sanırım yıl 1990. Bugün nasıldır bilmem ama bahsekonu tarihte Varto, asfalttan mamül iki caddeden ve bu caddelerin şehir merkezinde kesişmesinden oluşan bir adet dörtyoldan ibaretti. Çarşısı, pazarı, hastanesi ve kahvehanesi bu iki cadde üzerindeydi. Anlatacağım olayın cereyan ettiği kahvehane de kanımca mevcut dörtyolun tam köşesindeydi...

Varto Devlet Hastanesi'nde görev yapmakta olan ve uzun günlerdir görmediğim değerli arkadaşım Dr. Adnan'ı (Doktorcum'u) ziyarete gitmiştim. Sıcak bir yaz günü öğlen vakti Devlet Hastanesinden gelen tozlu stablize yolun asfalt ile birleştiği köşede bir kahvehanenin yol kenarındaki asmaaltı gölgeliğinde oturuyorduk. Allah razı olsun, kahvehanedeki vatandaşlar bizleri masalarına davet edip çay ikram ettiler. Hepsi çok güzel, temiz insanlardı, hızlıca kaynaştık. Birlikte çaylarımızı içiyor ve bol siyasetli sohbetlere gaz veriyorduk. Memleket kurtarıldı, demiryolları, köprüler, barajlar inşa edildi, ihracat patladı, ithalat düşürüldü. Dövizi serbest bıraktık, motorine sübvanse uyguladık vs. vs.

Bu arada her vasıta geçtiğinde yoldaki arktan asmaaltına su sıçrıyordu ve bizler ıslanmamak için sandalyemizi dört parmak geri almakla yetiniyorduk... Derken Sevgili Doktorcum sağ elinin işaret parmağı ile konuşmayı bölerek yolun karşısındaki evi gösterdi.

Yolun karşısındaki iki katlı kagir binanın kanalizasyon bağlantısı yoktu ve evin lağımı doğuca yol kenarına akıyordu. Üzerimize su sıçratan arkın içinden yolun bu tarafına geçiyor, oradan da dereye doğru yol alıyordu. Masadaki diğer beylerin bildiği gerçeği biz henüz kavrayabilmiştik, üzerimize sıçrayan su değil lağımdı...

Doktorcum, herzamanki hassasiyeti ile duruma müdahele etti ve "Beyler, bu evin lağımı çocukların da kenarında oynadığı su yolundan geçip gidiyor. Üstelik bir süredir üzerimize sıçrıyormuş, niçin bu sorunu çözmek için hiçbir girişimde bulunmuyorsunuz.?"... Doktorcum'un sorusu masada oturanları şaşırtmıştı. Kısa bir sessizlikten sonra içlerinden biri soruyu başka kısa bir soru ile yanıtladı. " Doktor Bey, ya ne yapsaydık"...

"Bakınız" dedi Doktorcum. "Ben yarın Muş'tan altı metre boyunda demir bir boru isteyeyim. Hafta sonu yolu 50cm derinliğine kazalım, demir boruyu döşeyelim ve lağım suyunu boruya verelim. Sonra da karşı tarafı organize eder, oraya bir çare düşünürüz...

Yine kısa bir sessizlikten sonra masadakilerden bir başkası konuşmak için doğruldu, tespihinden iki çekti ve "İyi de Doktor Bey. O dediğiniz bizim değil Devlet'in işidir" dedi.

Yine kısa ama soğuk bir sessizlik oldu bu kez... Doktor Adnan cevap verdi " İyi de kardeşim, bu bok devletin değil senin üzerine sıçrıyor!..."

Hükümetlerin işi kolay değil. Bir taraftan memleketi çekip çevirmesi, güvenliği sağlaması, askerle uğraşması, bütçeyi ayarlaması, diğer taraftan kadrolaşması, hortumcularını yaratması, suçluları salması, yasaları çıkarlarına göre değiştirmesi, AB çalışmaları, Kıbrıs sorunu, laiklik saldırıları, imam-hatipler, türban vb. derken Varto'daki lağım çukuruna vakit ayıramayabilir, onlara sitem etmeyin ve her işi devletten beklemeyin...

 
Toplam blog
: 30
: 4628
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

1968 yılı Ocak ayında Bursa'da doğdum. Çiftçi bir babanın iki erkek çocuğundan biriyim. Askerliğim..