Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '11

 
Kategori
Bayramlar
 

Bu bayram içimden bayram yazısı yazmak geldi

Bu bayram içimden bayram yazısı yazmak geldi
 

Güzel şeyler oluyor, bu bayram eski bayramlara göre sanki daha bir şekerli, daha bir mutlu.

Yoo, hayatımda değişen hiçbir şey yok. Ayaklarım, beynim ve yüreğim gayet senkronize bir şekilde mücadeleye devam ediyor. Bazen ben bile hayret ediyorum, nasıl da elele vermişler, birbirlerine destek olmaktalar. Biri yorulursa diğeri hemen devrede.

Bilmiyorum öyle duygusal yazılar, şiirler felan yazmayı, ahlar vahlar, tühler bana göre değil…kim bilir belki de mücadelenin içinde duygusal takılırsam, bu senkronizasyonu bozar mıyım acaba diye çekiniyor da olabilirim… hani kaybedecek hiçbir şeyi olmayandan kork derler ya, o misal yani.

Eski bayramları düşünüyorum, çoğunu hatırlayamıyorum bile…beyni acaip formatlamışım. Tabii ki her kız çocuğu gibi önü fiyonklu siyah rugan ayakkabılarım hariç. Halen de severim bu modeli:). ‘Nerdeeee o eski bayramlar’ modunda nostaljik takılanlara da gerçekten hayranım, nasıl becerebiliyorlar böyle eskileri hatırlamayı. Hatıralarla yaşamak bana göre değil sanırım, hep ileriyi görebilmeliyim. Hoş ileriyi göreceğim derken önümdeki taşları farketmediğim de oldu ve fena tökezledim ya, neyse, geçti artık geçmiş.

Bu bayram güzel…yurdumda güzel gelişmeler var, normali bile alkışlar duruma geldiğimiz için “Güçlü Türkiye, Güçlü Ordu” görüntüleri beni bugün mutlu ediyor mesela. Neydi o geçtiğimiz 30 Ağustoslardaki “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” kıvamı. Rap rap, beynimde resmi geçitler, kendimi o rap raplarda çok güçsüz hissediyordum…iyi oldu çok iyi, Zafer Bayramı ve Şeker Bayramı ikisi bir arada, şekerli şekerli oldu.

Ah bir de şu Kürt sorunumuzu çözebilsek, barışı alkışlayabilsek, hissedebilsek…oradaki fakir insanlarımız, çocuklarımız da mutlulansa, ne olur sanki…daha da güzel olmaz mı bayramlar?

Şöyle herkesin kendine özgüveni yükselse, çok mu zor? Bakın nerelerden nerelere geldik, bence zor değil…Türkiye’de yaşıyor olmaktan gururlanacağımız, sevinç duyacağımız bayramlar uzak değil. Sadece vicdan, sadece iyi niyet, sadece sevmek, herkesi, tenine, dinine, kökenine, cinsiyetine bakmaksızın sevebilmek…

Yaşamın rengini hep birlikte oluşturabilmek…

Yaşam rengi oluşturmak deyince ; belki sizin de bildiğiniz güzel bir anonim yazı vardır. Bazı eski yazılarımda da yer verdim. Hoşuma gidiyor, yine yer vereceğim… 

Şöyle der yazıda ; 

“Evin duvarlarını boyayacaktım.

Önce boyacıları dolaşmakla işe başladım. Kataloglardaki renkler benim istediğim limon yeşiline bir türlü uymuyordu. Hatta bazı boyacılar senin istediğin limon yeşili değil limon sarısı, yanlış arıyorsun dediler. Olmadı.

Sonunda istediğim limon yeşili boyayı kendim hazırlamaya karar verdim. İlk aklıma gelen sarı, mavi ve biraz açmak içinde beyaz renkte boyalar almak oldu. Boyacıların yolunu tuttum.

Yine olmadı. Çeşit çeşit sarı, çeşit çeşit mavi. Boyacılara soruyorum, şunu, şunu almalısın diyorlar. bazıları yardımcı olmak için renk hazırlıyorlar, olmuyor. Benim istediğim rengi tutturamıyorlar. Benim limon yeşilim, balkonumda yetiştirdiğim limonun yeşili. Ben onu istiyorum.

Tüm tersliklere karşın, olabileceğine inandığım sarıdan, maviden bir de beyaz boyaları alıp eve geliyorum. Kesin başaracağım. Tüm hazır renklere, tüm boyacılara inat kendi rengimi bulacağım.

Büyükçe bir kovaya sarı boyayı döktüm önce. Sonra biraz mavi katıp karıştırmaya başladım. Olacak gibi, ama daha değil. Rengi açmak için biraz beyaz karıştırdım bu sefer. Yaklaşıyorum. Olacak. Ama sanki biraz daha mavi katsam iyi olacak. Çok mu maviye kaçtı bu sefer. Biraz sarı. Kalmadı. Aldım yeniden. Boyacı sana pembe de vereyim, birkaç damla atarsın, sanırım istediğin o dedi. Aldım.

Biraz sarı, yok, az mavi, iki damla pembe… Giderek kovadaki renk griye dönmeye başladı. N’apsam. Beyaz, hayır yetmiyor. Sarı, ı-ıh. Mavi, pembe…

Bir kova dolusu petrol atığı… Pis bir koyu gri…

Oysa ben sadece balkonumdaki limon yeşilini istemiştim.”

***


Yaşam; sadece istediğimiz rengi tutturabilmek telaşı değil midir? 

Renkler sadece bizim bildigimiz 12 renkten oluşmuyor. Renklerin kendine yakın yüzlerce tonu ve toplamda yüzlerce renk var. İllakide limon yeşilini bulacağız diye bir kural da yok, yeter ki hem yurdumuz hem de kendimiz için pis koyu griye çabalamayalım. 

Ben inanıyorum ki, pis koyu gri yerine , tutturmak istediğimiz rengi bir gün mutlaka bulacağız. 

Güzel günlere, arzu ettiğimiz renklere ulaşabilmek telaşı içinde herkese sevdikleri ile mutlu bir Şeker Bayramı diliyorum. 

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..