- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bu da geçer
Yürüyüşe katıldığım grup liderine, ilgimi açıkladım dün. Onu yakından tanımak istediğimi söyledim. Ona da “ Siz de beni yakından tanımak ister misiniz? “ diye sordum. Yanıt olumsuzdu. Kendine göre sorunları vardı ve öncelikle onları çözümlemek istiyordu. Tamam.
Belki bazılarınız için, bu yazdıklarım basit gibi gelebilir. Fakat ben aylardır bunun için çok dua ettim. Yaşamımda bir ilkti; bir erkeğe ilgimi ilk açıklayanın benim oluşum. Üstelik hiç dolandırmadan bunu yaptım. Gerçekten bunu yapmış olabilmenin cesaretinden dolayı kendimi kutluyorum.
Bugün üzerimde hafif bir yorgunluk ve hüzün var. O kadar. Bunun da geçeceğini biliyorum.
Dün bu özel konunun dışında grupla ilgili sıkıntılarımdan da bahsettim kendisine. O da kendi tarafını paylaştı. Fakat çözüm kısmında hiç de beklediklerimi duyamadım kendisinden. Ben yine kendi çabamla maddi- manevi daha çok bedel ödeyerek, başka gruplarla gitmeye devam edeceğim. Bu da gruba kızgınlık yaşamama neden oluyor. Değiştiremeyeceğim bir şey için kızgınlık yaşıyorum boşu boşuna. Fakat yine bunun da geçeceğini biliyorum.
Umudumu koruyarak benim de çıkarlarıma uygun bir çözümün oluşacağına inancımı koruyorum. Bunu destekleyici bir alıntıyı burada aktaracağım. Başlık: “ BİRİ, İKİ ETMEK “
Allah dostlarından bir zatın talebesi anlatıyor:
“Bir sabah hazır olduğumuz yere teşrif edip hatır sorarken, halimi arz edip “ Efendim, benim şu kadar borcum var idi. Günü geldi sıkılıyorum. Üç gün izin verirseniz memlekete gidip öder gelirim “ dedim. “Biraz sabret, geceler gebedir “ buyurdular.
Birkaç gün sonra, münasip lisanla tekrar hatırlatmak zarureti hâsıl oldu. Zira memlekette, “ borçtan kaçtı “ sözleri de gelen haberler arasındaydı. Hz. Üstadın sözü yine evvelki gibi idi: “ Geceler gebedir. “
Fakat bir gün sonra bana, “ Memlekette nereden vereceksin bu parayı? “diye sual ettiler. İşin en canlı noktası da burasıydı.
“Efendim, babamdan kalma bir bağım var, üç bin lira eder. Onu satıp veririm. “ dediğimde Hz. Üstadın rengi birden değişti. Mübarek gözleri buğulandı. Ve dilinden şu sözler döküldü:
“Biz kardeşlerimizin evini- barkını satmak değil, birini iki etmekle mükellefiz. “
İkinci gün bir tüccar ağabeyimizden ödünç para alıp parayı bana verdiler. Sonra ödedim. “
Eee, nedendir bilmiyorum pek sıcak geldi bu öykü bana. Çıkmadık candan umut kesilmez; bu beklentim de geçecek, biliyorum.