- Kategori
- Sinema
Bu filmde Ferdi, Ryan Gosling. Necla da Carey Mulligan... Hadi 'Drive' be canım
Bir silah. Bir araba. Bir adam. Bir kadın. Bir de şehir lazım sokaklarında gitmek için. O şehir, Los Angeles. O adam, Ryan Gosling. Bizim devrin James Dean’i olacak, her türlü. Çok net. O kadın, yataklarımızın üzerine koyduğumuz porselen bebeklere benzeyen Carey Mulligan. Bu film, Drive.
Film eleştirmeni olmak haddim değil. Ben, filmden sonra kalbime yapışıp kalan duygunun peşindeyim bu yazıda. Adamın adı yok. Adsız adam. Sadece ‘driver’ olarak biliniyor. Zaten bu karakterin ne bir öncesi, ne de bir sonrası var. Tepeden inivermiş, az sonra puuuf diye yok olacakmış gibi. Hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Zaten anlatmayı sevmiyor. Tek bir şeyden eminiz ama: Sıradışı, olağanüstü yetenekleri olan bir 'driver'o. Keman çalar gibi, tablo yapar gibi kullanıyor arabayı.
Hikaye özünde ne? Doğuştan yalnız, dibine kadar yalnız, tuhaf bir adam, komşusu olan naif ve korunmasız kadına aşık oluyor . Onu korumak için belaya bulaşıyor, feci cinayetler işliyor. Yani hayatını feda ediyor.
Böyle yazınca, bu film, pekala bir İbrahim Tatlıses- Hülyar Avşar, Ferdi Tayfur- Necla Nazır filmi de olabilir di mi? Ama burada Ferdi, Ryan Gosling, Necla, Carey Mulligan. Zaten mesele yeni bir şey anlatmak değil . ‘Yeni’ diye bir şey yok, bitti, kalmadı çünkü. Sıradan konuları sıradışı biçimde anlatabilme becerisi lazım bize. Burada olan da bu.
Ryan’ın karakteri Bay Adsız.. İçindeki boşluğun içinde hapsolmuş bir adam. Ve onun bebek suratla tekinsizlik arasında gidip gelen ifadesi öyle bir geçiriyor ki bu karanlığı size; baya baya bildiğin, kalbiniz ışıksız kalıyor. Bu adamla ilgili esas mesele şu fikrimce...: O kadar ama o kadar ıssız ki, Teoman’ın sözleriyle ‘Öyle büyük ki doktor, içindeki boşluğu.. Ne koyarsa koysun hiç dolmuyor ki..’ birini sevmezse ölecek çocuk. Bir amaca kendini adamazsa ölecek. İşte o büyük boşluğa, getiriyor, bu kadını ve oğlunu koyuyor.
İzleyin, izlettirin, düşünün bi...
İç açıcı bir paragraf ile bitirmeyi çok istiyorum bu film-noir ötesi yazımı.
Anladınız siz... Ryan Gosling...desem. Çirkin ama güzel bir adam desem... Belki oyuncu olmasa, bir markette kasiyer olsa mesela; dönüp bakmazdık.. O kadar sıradan ve tam da bu yüzden bu kadar sevilesi desem... (‘Bence deeee’ dediğinizden eminim evlatlarım.)
Hayırlı günler dilerim hepinize.