- Kategori
- Şiir
- Okunma Sayısı
- 119
Bu gün ayın on dördü

Sen, ben ve ümit.
Ve bir gün 78 baharında,
İstanbul’un Sanayi Mahallesinde.
Ve üzerimde İsmet Paşa Pazarından,
O eski lacivert takım.
Cebimde iki elektrod,
Ankaralı olmanın verdiği rehavet,
Ve Şaşkınlık.
Yürüyorum.
Her taraf çamur.
Yanda bir kahve,
Ve Sen,
Sanayi kahvesini yeni öğreniyorsan,
Ve cebinde bir bardak çay içecek paran yok ise,
Ve bir şeyler üretmek duygusu var ise yüreğinde,
Ve ait olduğun sınıf batıyorsa,
Yanmışsın sen be arkadaşım.
Coco’yu Kağıthane yolunda buldum.
Cadde ortasında yatıp uyumuş,
Yumruk kadar bir köpek yavrusu.
Kucağımda taşıdım Atölye’ye.
Biraz su,
Bir de kuru simit parçası,
Dünden kalan.
Uyudu kaldı garip.
Ortaklar Caddesinde bir damdayım.
Gece 11 olmuş.
Tüm saç kaplamışız bir çatıyı,
Oluk oluk,
Parlak parlak.
Ter den gözlerim yanıyor.
Dudaklarım tuzlu.
Elim yaralanmış kayan matkaptan.
Arif’in de gözünü kaynak almış.
Sırt üstü yattım,
Mehtabı seyrediyorum.
Bu gün ayın on dördü.
Ortaklar caddesinde bir dam.
Arif, Coco ve ben.
Ve bir de tepsi gibi mehtap.
Dinleniyoruz.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Akar gideriz işte içimize dizilmiş acılı nehirlerimizle...Elinize sağlık attila bey.Emeğin terden yıldızları vardı şiirinizde.Selam ve saygılarımla.
Abbas Oğuz 26.03.2017 16:33