- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Bu Köy Tarımcılığı Bırakmış

Köylerin artık adı köy, köylüler çoktan şehirlileşti.
Bugünden bir önceki gün Burdur ilinin Çerçin köyüne gittim. Köyün yıllar önce değişmiş ismi Gökçebağ. Ama bu ismi ne Ispartalılar, ne de Burdurlular benimseyemediler.
Eskisi gibi her iki ilin insanları Gökçebağ köyünü, Çerçin olarak diline alıyor.
Çerçin’ de ne işim vardı? Havasından, güneşinden nasiplenmek istedim. Köyleri gezmeyi seviyorum. Sonbaharın son demleri olunca, şehrime yakın bir yeri tercih ettim.
Çok eskiden bir kaç kez Çerçin’e gitmişliğim olmuştu. O devirde Çerçinliler kendir üretimi ve kavun yetiştiriciliği yapıyorlardı daha çok.
Hatta ben, ilk gidişimde kuruması için birbirine yaslandırılmış kendirleri gördüğümde, köyü Kızılderililerin bir yerleşim yerine benzetmiştim. Bu lafımı duyan herkes kahkahaya boğulmuştu. Köylü düne kadar tarımcılıkla haşır neşirdi.
Bir o kadar da bağcılık yapıyorlardı.
Çerçin kavunu yörede meşhurdu.
Çerçin'de yetişmiş domatesin tadı doyumsuzdu. Bademi, cevizi eşsizdi. Amerika'dan gelenlerle doğallık baş edemedi.
Bu gidişimde gördüm ki; Çerçinliler tamamıyla büyükbaş hayvan besiciliğine yönelmişler. Köyde hemen her evde montofon cinsi inekleri var. Hem de üçer beşer adet.
Tarla işleri emeğin karşılığını vermiyor düşüncesiyle tamama yakın bitmiş, köylü süt üretimine ağırlık vermiş.
Onlar inekleri besliyorlar, ineklerde onları.
İneklerin bakımıyla daha çok kadınlar ilgileniyorlar. Köyün erkeklerinin çoğunluğu ya kapı kapı dolaşıp süt toplayıcılığı yapıyorlar, ya da süt fabrikasında işçi olarak çalışıyorlar. Hem de sütü toplayan da, fabrikasında çalışanda sigortalı, askeri ücretle çalışır vaziyetteler. Emekliliği garantili iş bulunca da, tarımdan uzaklaşmışlar her biri.
Kadınların işleri daha ağır, ineklerin barınağını temizlemek ve sütlerini sağmak kadının görevi olmuş. Kız çocuklarına erkek evlatlardan daha fazla okuma tutkusunu aşılamış olan köylüler, kızlarına lise diploması aldırıyor, sonrasında onları da ahıra inek sağmaya sokuyor. Lise eğitimli kızlar bu işleri daha bilinçli yapıyor. Ancak bu işler karşılığında kadınların, kızların kazancı ‘evlerindeki lüks yaşam’ olarak karşımıza çıkıyor. Her evde plazma televizyon, uydu anten, her türlü beyaz eşya. Bilgisayar, kesintisiz internet ağı mevcut şekilde, eksiksiz bulunuyor. Gençler boş zamanlarını bilgisayar başında değerlendiriyor.
Son moda koltuk takımları, yemek masaları ve gösterişli yemek takımları, plazma televizyonları var köy evlerinde. Buna karşın eski alışkanlıklarını sürdürüp, yer sofrasında yemek yemeğe devam ediyorlar.
Çerçin köyü, besledikleri ineklerin ırk vatanı olan Hollanda köyleri gibi olmuş. Uzun zamandır görmediğimden, ben kendimi yaban illerde hissettim. Çok ilgilendim, çok imrendim. Emeklilikte yaşanılası bir yer olarak değerlendirdim Çerçin’i. Ama öyle inek bakım işiyle uğraşmadan, tepelerde çokça bulunan çam ağaçlarının verdiği oksijenden yararlanıp dinç yaşlanmak için ideal bir mekân.
Köyün içinde dere vardı eskiden, suyunun şırıltısı dinleyeni dinlendirirdi. Bugün derenin yatağı kurumuş hallerde. Yağışlar eskisi gibi olmadığından kuraklaşmış.
Tepelerden sel inermiş ve derenin suyu insan boyunu geçermiş eskiden. Şimdi tepeler çamlık olunca, seli engelliyor. Köylü sıkıntı çekmiyor eskisi gibi. Azgın sularla boğuşmuyor, ama bir gerçek var ki; susuz dere köyü yavanlaştırmış.
Kendir balyasız köy, Kızılderili köyü olmaktan kurtulmuş belki, ancak gölünde ve derelerindeki susuzluğundan, soğuk bir ifade kazanmış.
Modern evler yapılmaya başlanmış köyün her bir boş alanına, kerpiç evler birer birer yıkılmış, ya da kendince yıkılmaya terk edilmiş.
Köyün sokakları taş döşenmiş olsa da, her bir evin yanında bulunan besihaneler bu bakımlı sokakları tezek kokusuna bürümüş.
Fakat bu köyü kalkındıran yegâne şey tezek kokusunu yayan inekler. Sütçülük köyü kalkındırmış, köylünün makûs talihini yenmiş.
Yakında ilinin mahallesi de olacağı söylenen Çerçin köyüne organize sanayi de yakınlaşmış. Buradaki fabrikalar gençlerin umudu olmuş. Gençler çok çalışıp kendilerini geliştirdiğinde varın düşünün o zaman; kalkınma şimdi böyle ise, o zaman nasıl olur?
Darısı bizim köylerimizin başına, bu duamız Burdur içinde geçerli olsun. Köyü kalkınıyor, kendi adeta yerinde sayıyor. Biraz çelişkili gibi durum, ama gerçek bu yönde; yalnız yakın köyü olan Çerçin’e iyi bakıyor Burdur.
Burdur ili Çerçin'e halk otobüsünü sokmuş bile. Her 15 dakika da bir Çerçin'den Burdur’a belediye otobüsü seferi bulunuyor. Bu sayede Çerçinliler, Pazar alış verişlerini Burdur’dan kolayca karşılıyorlar.
Çerçin köylüleri kıyafetleri dışında köylü gibi değiller artık. Şehirlilerden daha iyi beslenip, daha modern tarzda yaşıyorlar. Ama hep çalışarak başarmışlar bu zenginliği.
Bakmışlar tarımın getirisi yok, hemen hayvancılığa yönelmişler. “Talihimiz bu deyip, tarıma bel bağlamakla kalmamışlar. Köylerine itfaiye aracı bile almış Çerçin köylüleri. Her konu da reform yapmışlar.
Biz Ispartalılar senelerce halıcılığa bel bağladık, bitiverince apışıp kaldık. Belki şimdiden sonramıza örnek olması bakımından, bir köyün değişimini, darlıktan varlığa geçişini kısaca anlatmak istedim.
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com