Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '09

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Bu ne aşk

Bu ne aşk
 

İzmir' de bir bayan Sn. Cumhurbaşkanını protesto etmiş. Bu haber detaylı olarak bugünkü Milliyet gazetesi internet sayfalarında okunabilir. Olayın işsizlik vb diğer boyutlarına girmeyeceğim. Asıl takıldığım nokta başka. Daha sonra onlarca mail, iş teklifi ve farklı öneriler almış genç hanımefendi. Ama en çok "Çok farklı teklifler de var. Evlilik teklifi edenler var." cümlesine takıldım. Gerçekten bu cümleye inanırım. Zaten genel halimizin böyle olması içimizde azımsanmayacak ölçüde bu cümleyi kurabilecek bir kitlenin varlığına da kanıt değil mi?

Bir insanla bir yaşamı paylaşmayı öneriyorsunuz. Ama bu insanı tanıma süreniz yazılı veya görsel medyada yer aldığı birkaç dakikalık veya satırlık süre. İsterse 10 dk, isterse 10 paragraf olsun. Bu kadar. Bu kadar tanıma sizin onunla evlenmeniz için yeterli. Sanatçı! vatandaşlarımızın düzeyli ilişkileri bile daha çok tanışıklığa dayanıyor.

Sayın okurlar çocuklarımızın hani biraz eski deyimle "mürrüvetini görmek" hepimizin dileğidir. Ama bu ne olursa olsun gerçekleşmesi gerekli bir dilek midir? Öncelikle çocuklarımıza kendi ayaklarının üzerinde durmayı, sonra başka sorumlulukları gereklerini yerine getirebileceklerse üstlenmeyi ve aşk denilen şeyin aslında hayata ortak bir bakışı yakalayabilmek olduğunu anlatmamız gerekmez mi?

Sadece bu kadar kısa sürede tanınan! bir bay veya bayanla evlenebilmeyi neye dayanarak düşünebiliyoruz. Sadece görsel hoşluk ve/veya görünür mali durum yeterli mi bir hayatı birlikte yaşamayı göze almak, en azından teklif edebilmek için. Bu kadar mı kolay herşey? Ben güzelliğin ve/veya iyi mali koşulların erkek veya kadın açısından önemsiz olduğunu hiç iddia etmiyorum. Kesinlikle çok önemli bu kavramlar. Ama yeterli mi? Asıl soru bu. Eğer güzel olduğunu düşündüğünüz bir insan ile günde en az iki kez diş fırçalama konusunda mutabıksanız, görüş ayrılıklarınız sadece kullanılacak diş macununun aromasında ise sorun yoktur. Ama eğer farklılığınız biriniz günde üç defa diş fırçalarken diğeri işaret fişeği sarısında dişlerle gezmekte sakınca görmeme noktasında ise o zaman güzellik ve/veya mali konular veya sosyal/işsel statü yeterli olur mu?

Hayat dünyada çok zor ve giderek daha da zorlaşıyor. Ülkemizde ise dünyadaki ortalamadan daha da zor. O zaman çocuklarımıza daha küçücük yaştan, gerçek sevgiyi, saygıyı, hayatı bakışı irdeleyebilmeyi, hayatın her bir günü küçücük bir seçimle kimbilir ne kadar çok olasılığı kaç kişi için değiştirebildiğini, bu nedenle en iyiyi değilse bile en az kötüyü seçebilmeyi öğretebilmeliyiz, öğretmeliyiz. Olağanüstü bir güzellik ve/veya yakışıklılığın ve/veya zenginliğin, statünün birlikte bir yaşam için (istenen gerçekten bir gece sevişmek yerine sevgiyle sarılıp huzurla uyuyabilmek ise) yeterli olmadığını anlatabilmeliyiz. Aksi halde sevgisiz, saygısız, hayatı paylaşma yoksunu, huzursuz, tatminsiz çocuklarımız, gençlerimiz ile geleceğe yürüyeceğiz.

Tabi bu ne kadar yürümekse.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Ben Türkiye' de kimin neyi nasıl anladığını anlayabilmiş değilim. Bu nedenle belirteyim ki bu yazı haber konusu hanımefendiye bir eleştiri yazısı değil, o evlenme teklif eden mantaliteye eleştiri yazısıdır.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..