Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '17

 
Kategori
Güncel
 

Bu Ülkede Sanatçı Olmak Çok Kolay

Bu Ülkede Sanatçı Olmak Çok Kolay
 

Telif konusu ciddi olarak ele alınmalı. Kopya eser satmak- oynatmak mümkün olmasın


Çocuğunuz üniversiteyi kazanamaz ya da derslerinde başarısız olursa hiç üzülmeyin. Okuma- yazma bilen herkes sanatçı bu ülkede! Bilgiye de gerek yok!! Deneyimin de önemi yok!

Bu ülkede okuma – yazma bilen herkes kitap yazarı, herkes oyun yazarı! Herkes şarkı sözü filan da yazıyor. Hatta biraz da sinsi, kurnaz olabilirseniz sizden üstte olan, ustalarınızın bile üstüne çıkar, onların eğitimcisi durumuna bile gelebilirsiniz!

Bu ülkede sanat yapmak bu kadar kolay hale geldi işte. Neden? İzleyen, okuyan, duyan kişilerde seçicilik, zevk yoksa, kalite ve bilgi oluşmamışsa, her okuma- yazma bileni şair, şarkıcı, yazar, tiyatrocu, oyun yazarı sanabilir. Siz kıdemli bir oyuncu, deneyimli bir yazar, sahnelere çıkmış sanatçılar da olsanız; okuma- yazma bildiği için beğendiği bir kitabın, eserin ya da daha önce yazılmış bir oyunun bölümlerini alarak, sizlere “ben yaptım oldu.” havasında üstünlük taslayıp, sizi kandırabilir ve kendinin başarılı bir sanatçı olduğu izlenimini uyandırabilir.

Eğer okuyan, izleyen, dinleyen bilgi sahibi değilse siz klasik eserleri kendi kitabınız ya da tiyatro eserinizmiş gibi yutturabilirsiniz de. Kim, ne anlayacak? Siz kendinizi gösterdikten sonra para filan da kazanırsınız. Ün de kazanırsınız. Herkes sizin çok mükemmel bir eser yazdığınızı düşünerek, size saygı duyar. Ne bilsinler klasiklerden alıntı yapıldığını, başkalarının eserlerinden çalındığını?

Hatta başkasının yazıp, binbir umutla teslim ettiği kitap çalışmasında da cümleleri değiştirip, kendiniz yazmışsınız gibi çok satabilirsiniz. Yeter ki matbaa ve dağıtımda tanıdıklarınız olsun! İmza günü, etkinlik yapmadan benim 2. Kitabı taklit etmesi sonucu kendi kitabının bir tanesini bile 400bin adet sattıran sahte, görünmez, etkinlik yapmaz yazar-cıklar da gördük bu hayatta.

Şimdi de kendi yazmadığı, klasik eserleri “eserim” diye sahiplenip, branşı alakasız bir meslek olmasına rağmen kendini konservatuvar bitirmiş gibi görenlerin; gerçekten okulunu bitirip, deneyim sahibi olmuşları ezmeye kalktığını görüyorum.

Ne olacak canım? Adam o kadar okuma- yazma öğrenmiş. İzleyici nerden bilsin o tiratların Hamlet eserinden, Moliere satırlarından olduğunu?  İzleyen ne biliyor ki, yazan ne yazsın? Yazamayıp, “ben kopyaladım. Aldım. Eserim oldu.” der tabi.

Yazık! Sanatı okuma- yazma bilme seviyelerine düşürdük ya! İçim yanıyor.

Aydın, okumuş izleyicilere, sanatseverlere, kitap tutkunlarına ne oldu?

Herkes doğuştan her şeyi bilirmiş gibi davranıyor.

Kimin ne iş yaptığı belli değil. Eğitimini almamış kişi yönetmen, editör, usta oluyor da; bu işi gerçekten meslek yapanları idare etmeye kalkıyor, ahkam kesiyor.

Ne günlere kaldık?

Hani herkes cumhurbaşkanı, milletvekili ve mühendis olabilirdi ama sanatçı olamazdı? Sanatçı olmak için kamera karşısına geçecek güzel fiziğin olsun. bilgin olmasa da olur. Kamera önünde olmayacaksan da okuma- yazma bil, bilgi olmasa da olur!

 
Toplam blog
: 72
: 363
Kayıt tarihi
: 20.01.16
 
 

4 kitabı olan bir editör- yazar. Hayvansever. Çevreci. Kadın hakları savunucusu ..