Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Ağustos '17

 
Kategori
Tiyatro
 

Esersiz Yazar

Esersiz  Yazar
 

Tiyatro sözde yazarlara mı emanet?


Esersiz  yazar, gelir dört kitaplı yazara kafa tutar!

Kendini tiyatro eleştirmeni sanan bir adam var yaşadığımız yörede. Yazdığı cümleleri okusanız ne demek istediğini anlamazsınız. Birine laf mı sokuyor, dertleniyor mu, neyi ima ediyor bilmiyorsunuz. Kurduğu cümleler anlaşılmaz olduğu için de, kendi yazamadığı bir tekste “eserim” diyerek, 50 yaş üstü kadınlara tiyatro yaptırdığını sanıyor. M.A. adındaki bu adam tüm klasik eserlerden, birkaç kadının tiradını alarak, onlara okuma provası yaptırarak, kendini konservatuvar mezunu gibi de görerek; kendisi gibi düşünmeyenlere kafa tutuyor.

Birkaç gün önce tiyatronun ödüllü oyuncusu Aysel Hanım ve 40 yıllık emektar oyuncusu kayınvalidem Oya Hanım ile derslere eşlik etmeye gittik. İzmir’den usta bir tiyatrocu arkadaşımın da geleceğini duyurmuştuk. Usta arkadaş Hakan da geldi ama bu M.A. bey, ortamdan kaçmış, gitmiş. Telefon edip, konuklarımız olduğunu, sanat merkezine gelmesini beklediğimizi söylediğimde geldi.

Gelmez olsaymış.  O gelmeden önce okuma çalışmaları yapan kadınlardan ikisinin tiradını ödüllü oyuncu Aysel hanım beğenmedi. Kadınları yeren, güçsüz ve erkek eline bakmaya mahkum, çalışmadan evinde oturması beklenen bir kadın olmaları gerekiyormuş gibi gösteren tirat ile de ne yaparsa yapsın, kayınvalidesine ve çocuklarına da baktığı halde, emekli de olan eşini genç sevgili ile aldatan bir adamın kabul edilebilirliğini savunan ikinci tirat, oyundan çıkarılsın istendi.  (bu arada 10 kişinin okuma yaptığı tiratlardan, nasıl bir oyun olacak onu da hiç anlamadım.  Konu yok, arada mesaj veren, bağlayıcı açıklama yok.  Sadece klasiklerden alıntı yaparak okunan tiratlardan oyun olur mu? )

Bu arada klasiklerden parça almak ne kadar yasal, ne kadar telif haklarına saygı gösterir bir durumdur,  tartışma konusu olur. Ama bu M.A. Bey, topladığı tiratlara “eserim” diyerek toz kondurmayarak Kayınvalidemin ve Aysel Hanımın “Kadınları küçük düşüren bu bölümü oyundan çıkarın” sözlerine kafa tuttu.  Bu onun eseriymiş. O oyuncu istemezse oynamazmış ama kendisi oynatacakmış. Bu arada oyuncuları çalıştıran, konservatuvar mezunu Damla hanımı da takmayan, sözde kadın hakları savunucu olduğunu sanan bu tiyatro eleştirmeni geçinen şahıs bana da laf söyletmedi. Editör- yazar olarak bu tür yazıları kitapta görsem, onay vermeyeceğimi söylemek istedim ama beni bile konuşturmadan mekandan kaçırdı. Şimdi de arkamdan aleyhimde konuşuyor.

“Eserim oynansın, gönüllü kadınlar kaçmasın” diyerek, tiyatroyu da önemsemediğini, gelecek seyircinin onu ilgilendirmediğini de söyleyen ve ellisinden sonra kendini sanatçı olarak kanıtlamaya kalkan bu tip insanlar gerçek tiyatrocuların önünü kesen engel oluşturuyorlar. Lütfen sanatta sahtekarlık edenlere prim vermeyin.

M.A. Bey, eleştiri kabul etmeyen, kadınları (ödüllü ve emektar oyunculara bile kafa tutacak kadar) kıran, kaba ve cümle kurmasını bilmeyen birisiniz. Siz gidin yine bahçenize fırıldaklar yapın ama haddiniz olmayan kadın eserleri yazma ve tiyatro işine karışmayın.  Yasal olmayan, telif sorunu çıkaracak işlere el atmayın. Aksi takdirde isim ve yer bildirimi yazarak, yaptığınızı alenen haber yaptırabilirim.

Lütfen şu eseri olmadan, eser sahiplerine kafa tutan insanlara değer vermeyin.  Kadınları ezen erkeklere pas vermeyin. Kadınlar daha güçlüdür. Susmayın. Ben de susmadım.  Sen sus kadın düşmanı M.A.

 

 
Toplam blog
: 72
: 363
Kayıt tarihi
: 20.01.16
 
 

4 kitabı olan bir editör- yazar. Hayvansever. Çevreci. Kadın hakları savunucusu ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara