Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

23 Nisan '20

 
Kategori
Bayramlar
 

Bugün Bayram

"Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar" Mustafa Kemal Atatürk 
 
Bütün Çocuklar Korunmayı, Bayramları ve Güzel Yaşamı Hakediyor. 
Geleceğimizin Teminatı Çocuklarımız, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun.Tüm Çocukların Kötülüklerden Korunduğu, Sevgiyle Büyütüldüğü Bir Dünya olması dileğiyle!
 
Bugünün Çocukları 23 Nisan Bayramını Kutlayabilsin Diye Şehit Olan Geçmişimizin Güzel Çocuklarına Selam Olsun. Her Birini Rahmet ve Minnetle Anıyoruz...
 
23 Nisan çocuklara neşelensinler, hep yüzleri gülsün diye bayram olarak armağan edilmiş. Büyükler kendilerini öne çıkarmak ister gibi bayram kutlamalarını büyük  iş edinmiş. 
 
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün ölümünden sonra, günümüze kadar gelen kutlama şekliyle, 23 Nisan bayramı ailelere bir külfet teşkil etmekteydi. Rengârenk urbalar, yepyeni ayakkabılar, modern danslar ve gösteriler eşliğinde, (büyüklere göre) bir bayram havası yansıtılıp, resmi geçitlerle ve ruh katılmamış söylevlerle bitkin düşmüş çocuk halleriyle gün tamamlanıyordu. Geçen yıla kadar bu böyle süre geldi. Koronavirüsünden korunma tedbirleri adına okullar tatil edilip, evlere kapanılmasaydı. Bu sene de dünden farkı olmayacaktı. Ulusal Egemenlik 100. yıl hatrına belki daha şaşalı etkinliklerle harcamalar ikiye, üçe katlanacaktı. Yani bayram demek masraf ve israf olarak bir kaç saat devam ettirilen bir etkinlikten ibaret olarak kalmaktaydı.
 
Oysa bu bayramın bayram olarak kabul olunduğu günlerde, her çocuk doğal halleriyle, özel giysilere bürünmeden, niçin bayram yaptıklarını bilerek bir arada olurlarmış. “Savaştan çıktık, babalarınız bu güzel ülkede siz taze fidanlar mutlu yaşayın diye, sizin geleceğiniz uğrunuza şehit oldular. Sizler boynu bükük kalmayın, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet sizindir. Ay yıldızlı bayrağımız altında hür, güvenli ve mutlu yaşayın” diye anlatılmada bulunulurmuş çocuklara. 
 
Günümüzdeyse pek çok ailede yoksulluk savaşıyla mücadele var. Ve bu ailelerin çocuklarına “23 Nisan Çocuk Bayramı için özel kıyafet hazırla emri” veriliyordu okullarında. Yeni ve istenilen şekilde kıyafeti olmayan çocuğun bayrama katılımı gerçekleştirilmiyordu. 
 
Çoğu çocuk, çevresinden gördüğü sıkıntılar nedeniyle kendisine sunulmuş bayramının niçin bayram olduğunu bilmiyor bile.  Sadece ‘Çocuk Bayramı’ diye büyüklerince aklına sokulmuş... O gün güzel giyinmesi gerekiyormuş... Yoksa güzel cicileri, nasıl gülsün yüzleri? Çocuk, çocukluğunu yaşayamıyorsa, bir günlük bayramının önemini nasıl kavrasın?
 
Okullarda konferans verir gibi uzun uzadıya büyük insanların konuşmalarını nasıl anlasın, anlamlandırsın? Çocuk, anlamını kavrayamadığı bu ağdalı konuşmaları dinlemek için saatlerce ayakta beklemeye zorunlu tutuluyordu. Yorgun düşmüş bedeniyle, söylevler sonrasında nasıl bayram yapsın, eğlensin, gülsün? Eve dönüşü bitap düşmüş şekilde oluyor ve o gün, öğün yemeklerini yemeden uyuya kalıyordu. Belki rüyasında bile kürsüde konuşma yapan sert bakışlı büyüklerini görüyordu. Ertesi günde, dünde kalan çocuk bayramını hatırlamak istemiyordu.
 
BUGÜN EVLERDE BAYRAM, KORONA KÜLFETTEN KURTARDI.
 
Her şerde bir hayır vardır. Bu korona günleri bilmeyene el yıkamayı bellettiği gibi, nice iyiliğe, iyi şeylere vesile olsun. Bir daha ki bayramlarda bırakın uzun uzun nutuk atmaları; çocuklara özel giysiler hazırlamaktan da vazgeçin. Her çocuğun mutlaka temiz bir giysisi vardır nasılsa, olmayana da yardımcı olarak, çocuğun gururunu incitmeden olduruverin. Sonrasında çocuklarımız kendi aralarında, kendi gönüllerince coşup eğlensinler. 
 
Mutlaka günün mana ve önemini anlatacağız, diye çabalamayın. O anlatımları okullarınızda ders olarak öğretin. Çocuğu kırmadan, incitmeden büyütün. İzin verin bayramının, neden bayram olduğunu kendi araştırıp öğrensin çocuk. Sonra da kendi öğrendiğiyle samimi olarak arkadaşlarıyla paylaşsın.
 
Hepimiz çocuk olduk. Kaçımızın aklında nutuk atan büyükler kaldı. Hangimiz resmigeçit töreninde hazır bulunan yöneticilerimizi, şık giyinmiş protokol katılımcılarını hatırlıyoruz?
 
Çocuk bayramı olarak, çocukluğumuzda aklımızda kalan, o güne özel hazırlanmış giysilerimiz ve pek çoğumuzun koynunda sabahlattığı kırmızı rugan ayakkabılarımız ve ayakta saatlerce dikilişimiz olmuyor mu? Ya da yeni giysimiz olmadığı için bayrama katılamadığımız, katılan arkadaşlarımıza buruk bakmalarımız?
 
Resmigeçit töreninde ‘bizi vali izliyor mu,’ diye bakınmayız. Ana babamız bizi görmeye gelmiş mi, diye kalabalığın arasından ailesinin gülümsemesini arar çocuklar. 
 
Günümüz öğretmenlerinin pek çoğu da çocukluklarında 23 Nisan Çocuk Bayramına yönelik bir burukluk yaşamıştır. Bu halini, büyüyüp öğretmen olmasına rağmen bilinçaltından uzaklaştırmaz. 
Lakin öğretmen olduğunda o günleri hatırına getirmemeye çalışır. Çünkü o anlarda aklında validen övgü almak vardır. “En güzel şu okulun, bu sınıfı hazırlanmış. En uygun adımlarla o okul öğrencilerinin falan öğretmenin eğitiminde bulunan çocuklar yürümüş” denilmesi arzusu vardır. Bunu sağlamak içinde yürüyüşe uyum sağlayamayan çocuğun başına vurulur, kulağı çekilir. Çocuk, akranları arasında küçük düşürülür. 
 
Çocuk Bayramı, çocuğa özgüdür. Büyükler sadece onları tatlı dille, güler yüzle yönlendirmekle mükelleftir.
 
Cumhuriyetimizin kurucusu, kahraman Atatürk kendinden sonraki bayramların kutlanmasını görmüş olsaydı. Asla bu şekil kutlamalara izin vermezdi. Zira çocuklara eziyet yaşatmaktan öte bir şey yapılmıyor. 
 
Bakın bu konu da çevremdeki birkaç aile ve öğrencinin görüşünü yansıtacağım. Onların ifadesinden satırlar okunduğunda, ne demek istediğim daha doğru olarak anlaşılır.
 
Her yıl, "Bugün 23 Nisan neşe dolmuyor insan" halleriydi.
Şadiye Küpeli; ilköğretim 4’ncıü sınıfta okuyan bir kız çocuğu annesi: “Daha geçen yıl çocuğumun öğretmeni 23 Nisan Bayramı için özel kıyafet istedi. Tüm okul aynı renk ve aynı kalitede bir giysiyle katılacakmış törene; istenilen kıyafet, ayakkabı ve çorap bütçemize 1270 liralık bir külfet yükledi. Çocuğum için feda olsun tamam da, babamız günlük işlere gidiyor. İş bulamadığı gün ekmeği bile veresiye alıyoruz. Çocuğumuz arkadaşlarının yanında mağdur olmasın, boynu bükülü kalmasın diye, borç para bulup öğretmenlerinin isteğini yerine getirdik. Bereket versin önümüz yazdı, kış mevsiminde olsak, yakacak sorununa öncelik verir, çocuğa kıyafet alamazdık. Zaten zor şartlarda okutuyoruz, bir de bayramlarda özel giysi bütçemize ağır geliyor. Bir defa olsa neyse, bu yıl aldığımız gelecek yıl giyilmiyor. Seneye bir başka türlü yeni giysi isteniyor. İstenilen kıyafet de öyle çocuğun her gün giyeceği türden değil, cafcaflı bir şey. Elimizde kalıyor, küçülüp atılıyor. Bu ekonomik sıkıntı da daha sade bir kutlama olabilir. Çoşku giysiyle yansıtılmaz. Her çocuk kendi yeni kıyafetiyle katılsa, daha mutlu  olur. Çocuklar da ‘aileme iş çıkardım, yük oluyorum,’ endişesi yaşamadan bayramını doya doya kutlarlar, bizlerde sıkıntısız bayram yapmış oluruz.”
 
Gizem Güven ilköğretim 5’nci sınıf öğrencisi: “Bizim okulda daha bu yılın başında korona morana bilinmezden öncesi 23 Nisan'a özel giysi hazırlığına girişti. Ancak ben okul üniformamla bayrama katılacağım, dedim. Öğretmenden azarı yedim. Aileme okullar açılırken 75 liraya yeni bir ayakkabı aldırdım. Bir de yeni çorap. Onları temiz giyiyordum çocuk bayramımızda da yeni gibi olsunlar diye. Ben de bayramlarda özel kıyafet giymek isterdim. Ama babam işten çıkarıldı. Şimdi bütün gün evde oturuyor. Babamın işten çıkarılırken aldığı tazminatla geçiniyoruz. Tazminat parası bitene kadar babam iş bulamazsa açız. Annemle babam her gün bu yüzden tartışıyorlar. Annem babama her sabah ‘git iş ara’ diyor. Babam da anneme ‘virüs zamanı iş mi olur, işi olanı işten çıkarıyorlar. Sanki iş çokta ben beğenmiyorum’ diye bağırıyor. İki kardeşim daha var. Onlar bu bağırmalardan korkup ağlıyorlar. Ben de çok üzülüyorum, ama ağlamıyorum. Öğretmenlerime henüz ev halimizi yansıtmadım. Babam çalışıyor olsaydı, bana da bayramlık giysi alırdı. Ramazan bayramında da geçen yılki giysilerimi giyeceğim."
 
Ceren Özdemir 13 yaşında: "Çocuk bayramını seviyorum. Bize Atamızın armağanı; yalnız çocuk bayramında büyüklerin konuşmalarını sevmiyorum. Bu bayram biz çocukların bayramı, konuşmaları da biz çocuklar yapmalıdır. Bayram da sevmediğim bir şey de, sanki özellikle oluyor gibi, 23 Nisanlarda havalar soğuk ve yağışlı oluyor. Biz çocuklar saatlerce ayakta beklemekten sıkılıyor ve yoruluyorduk. Bu bayram evde kutlayacağımıza buyüzden seviniyorum. Gelecek yıllarda çocuk bayramını tüm çocuklar yalnızca eğlenceler yaparak kutlasalar olmaz mı? Biz bayramımızın ne amaçla kurulduğunu zaten biliyoruz. 23 Nisan aynı zamanda TBMM’nin açılış günüdür. Atatürk’ümüzün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumalı ve yaşatmalıyız. Çocuk bayramının önemi de Cumhuriyetin değeri kadar önemlidir. Fakat çocuk olarak büyüklerin baskılı bakışları altında, bayramımızı doyasıya yaşayamıyoruz. 23 Nisanlarda saatlerce ayakta beklediğimiz için neşeli olamıyoruz. Dileriz bundan sonra çocuk bayramları büyüklerin belirlediği gibi değil,  çocukların istediği gibi kutlanır." 
 
Vatanıma, Milletime İyi Bayramlar. İçinizdeki Çocuğu Kaybetmemeniz Dileğiyle, 23 Nisan Kutlu Olsun.
 
Ayfer AYTAÇ- ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..