- Kategori
- Bayramlar
Bugün gerçekten bayram mı?

Ateş düştü yüreklere
Sabah saat 9.00 ilk defa namaz sonrası uyandım, gecenin geç saatlerine kadar uykusuz kalan gözlerim yorgunluğunu atamamıştı henüz. Sordum bugün arife mi diye. Alay eder gibi bugün bayram dediler. Traş oldum hemen gardırobu açtım giysileri karıştırdım. Köşede duran takım elbiseyi refleksle çıkarıp giyinmeye başladım. Neden giyiniyordum nereye gidecektim? Yılların verdiği alışkanlıkla gereken davranışları otomatikman uyguluyordum ayakkabının tozunu alıp cilaladım.
TV nin üzerinden arabanın anahtarını alıp aşağıya indim sonra yola koyuldum yağmur yağıyordu. Yol üzerinde arkadaşlarla bayramlaşıp sohbet ettim sanki her günkü rutin konuşmalara sadece bayramınız kutlu olsun eklenmişti o kadar..
Vedalaşıp ayrıldım yolda ikişerli üçerli çocuk grupları bayramlıklarını giymişler dolaşıyorlardı. Eski bayramlardan arta kalan genetik alışkanlıklar henüz ölmemiş diye iç geçirdim.
Yollar çok sakindi normal bir iş gününden çok daha sessiz ilerleyen arabalar, toplu taşımalara bile rağbet yok, yağmura yakalanmş birkaç çocuklu aile belli ki ziyaret etmeleri gereken yerler var yoksa kucaklarında bebeklerle niye yollara dökülsünler ki. Sonra kayınvalide ana baba sormazlar mı artık saygı da kalmadı diye..
Yıl boyu uğranmayan kabristanlarda yoğunluk gözüme çarpıyor. Bende dua gönderiyorum. Yağmur hızlanmış su birikintileri yolun ortalarına gelmiş. Kaza riski yüksek dikkatli gitmek gerek.. Üstelik günün yarısı geçmiş zaman ne çabuk da geçiyor. Birbirini göremeyen insanlar mesajlarını bile bayram ardına bırakacaklar ve sonra meşhur bayramlaşma birkaç gün devam edecek ‘’ Geçmiş Bayramınız kutlu olsun’’ diye..
Geçenlerde içimdeki çocuğu öldürmeliyim diyordum. Vah ki vah!.. Gerçekten ölmüş mü yoksa ne bayram heyecanı kalmış yüreğimde ne coşku.. Soruyorum kendime neden gülmüyor yüzün diye.. Sanki yanıtını bilmiyormuş gibi neden sorarsın diyor yüreğimin bir köşesi.. O kadar afet, şehitler, ülkenin üzerine oynanan oyunlar daha ne olsun ki yetmez mi ocaklara ateş düşmüşken bayram senin neyine.. Diye söyleniyorum.
Yağmur devam ediyor gözüm yanımdaki şemsiyeye takılıyor. Akrabamın evinin önünde yürümeye yirmi adım bekliyorum öyle bir rehavet ki sormayın sonra telefona uzanıyor elim ve arıyorum, ulaşmak ne mümkün şebeke yok. Ev telefonunu arıyorum yanıt yok anlıyorum ki yoklar ve kapsam alanı dışındalar kim bilir hangi coğrafyada insanlar.
Hedeflediğim yere gitmekten biranda vazgeçiyorum ve dönüşe geçiyorum yavaş yavaş boş boş sanki bayram o an bitti benim için oysa ziyaret edilmesi gereken ne çok insan var.
Ne kadar sakin ve sessiz bir gündü diye düşünüyorum. Bana böyle miydi bayramlar nerde kalabalık? Nerde cıvıl cıvıl sesler? Türüm türüm yemek kokuları seslerin birbirine karıştığı o güzel misafirlik günleri şimdi neredeler.
Sahi acı düşen evler şimdi yas mı tutmakta, şehit kabirlerinin taşlarını yağmur ve gözyaşı yıkamakta. Sel sularının evleri ıslattığı gibi... Bense sessiz geçen bir bayram gününün analizini yapıyorum. Hep sessiz geçsin razıyım diyorum. Yeter ki acılar düşmesin yüreklere.. Adet olmuş bir kere yine de bayramınız kutlu olsun diyelim sizlere...