Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '20

 
Kategori
Güncel
 

Bugün Karantinada 19. günüm

 Bugün ev hapsimin, güncel deyimiyle karantinamın ondokuzuncu günümdeyim. Biraz evvel dün Migros sanal marketin getirdiği ve arka balkona attığım torbalardan bozulacak yoğurt, sebze gibi maddeleri çıkarttım ve lavobada sabunlu su ile yıkayıp kurumaya bıraktım. Bozulmayacak ürünler ekmek, şeker, baklıyat gibi 72 saat balkonda duracak sonra eve girmeye hak kazanacaklar. Bu arada balkon kapalı balkon.

  Bu sabah iyi kalkmadım. Halim yok ve hafif ateşim var gibi. Sanırım evde oturup evhamdan kendimi hasta hissediyorum. Zira sokakla ve insanlarla hiç temasım yok. Evde kendi kendime corona mikrobu üretmediysem.

 Sabah çayımı içerken düşündüm. Bundan bir ay önce başıma bu gelenleri bana anlatsalardı, siz çok mu bilim kurgu filmi seyrettiniz diye alay ederdim.

 Biz söz var 'Kader siz plan yaparken kahkahalarla gülermiş.' Gerçekten biz yaşamımızla ilgili planlar yapıyoruz ve bir bakıyoruz bambaşka olaylarla karşılaşıyoruz.

 11 Aralık tarihinde eşimi aniden kaybedince İzmir'de oturan büyük kızımın fikri ile onun evine çok yakın Alsancak'ta , oldukça eğlenceli bir semtte bir ev ayarlandı bana. Yeniden döşenen bu evde Amerika'ya ve yazlığa gitmediğim zamanlarda eğlenceli bir yaşam süreceğimi planlıyordu kızım.

 İlk günler evime yakın Reyhan pastanesi'nde kahve içip, gazete okumakla başlayan günüm,  ilerleyen saatlerde ofisten erken çıkıp gelen kızımla buluşup gezmekle devam ediyordu. Arada Kemeraltı turlarımız yaşamımıza renk katıyordu. Kızımla, onun neşeli genç arkadaşları ile eşimin kaybından doğan yeis dolu günleri çok güzel atlatıyordum. Bu arada Amerika'ya gideceğim günleri bekliyordum.

 Yaşamımın son beş yılını İstanbul'un gürültülü, kirli havasından kaçıp ağaçlar, çiçekler, kuş sesleri arasında geçirmiştim eşimle. Büyük şehirde yaşarken en büyük hayalim bu doğa yaşamıydı.

 Sanırım bu sessız ve sakin yaşamda büyük şehir yaşamını özlemişim. İlk günler Bağdat caddesindeki gençlik yıllarımı anımsatan Alsancak yaşamı bana çok cazip geldi. Gezmek, alışveriş yapmak, kafelerde şarap içmek çok zevkliydi.

  Ama birden bu şehir apartımanına kapanınca, kimseleri görmeden televizyon, internet ve telefon üçlüsü içinde yaşamaya başlayınca sıkıntı belirmeye başladı. İlk günler bir kaç gün sonra biteceğini umuyordum. Doğa yaşamına alışmış ve tercihini o yönde yapmış bir kişi olarak bu olay benim için dayanılmazdı. Ayrıca bu hapsin ne zaman biteceği bile belli değildi.

 Tamemen kışlık olan evimde ki bir balkonu bile yok,üst komşumun spor salonuna çevirdiği salondan gelen aletlerin sesleri arasında, iki apartıman ötedeki kızmı torunlarımı görmeden geçirdiğim bu günler bana iyice eziyet olmaya başladı.

 Bu benim hayal ettiğim yaşam değildi. Sanıyorum bir çok kişi benim gibi hayal etmediği bir yaşamın içinde şu anda.

 Belki çok daha fazla sorunları olan, sağlığı bozulmuş aile fertlerinin geleceği ile endişeli saatler geçiren, ekonomik çıkmazda olan kişilere göre sen çok şanslısın diye düşünenler olabilir.

 Evet haklısınız. Umuyorum ki bu günler geçecek, ben gene kuşlarıma, ağaçlarıma , temiz havama kavuşacağım.

 Herkes hayal ettiği şeylere kavuşsun diye bitireyim yazımı.

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..