Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bugün sen yokken de gittim aynı yere...

Bugün sen yokken de gittim aynı yere...
 

Hani bazen, ufacık bir noktaya kocaman dalıp düşünürsün…

İşte öyle anlarda çocukluğumuz geliyor aklıma; o insanın içini bir hoş eden yosunumsu kokunun etrafında koşuşturup dururduk. Hani üzülürdük ya paramız olmadığında balık ekmek alamadığımız için. Denizin berraklığına dalıp karnımızı doyururduk.

Bugün sen yokken de gittim aynı yere..

Aynı taşa oturdum.

Acıktım; ne param vardı ne de o balıkçı. Bu kez denize bakıp karnımı doyuramadım, çünkü binlerce çöpü ağırlıyordu o berrak deniz.

Sanki yaşlanmış ve yorgun düşmüştü üzerindeki kirliliği taşımaktan. Ve ilk defa yanımda olmadığına sevindim çünkü biz seninle en güzeli paylaşmıştık her zaman.

Hani sizin evin orada yemyeşil bir arsa vardı ya günlerimizi geçirdiğimiz… İp bağlamıştık ağaca tırmanmaya çalışırdık hatırladın mı? O arsada kocaman kocaman binalar var artık ve elimdeki ipi bağlayabileceğim bir ağaç bile yoktu etrafta, havadaki kuşlar bile kahkaha atarak geçiyorlar üzerimizden; “ Ey insanoğlu ne hale getirdin yaşadığın yeri” diyerek.

Düş müydü bizim yaşadığımız sana söylüyorum düş müydü gördüğümüz yoksa her düş gibi o da bizim yüreğimizde yaşattığımız bir dünyamıydı her uyandığımızda bize geri dönen?

Seslerin bile yankılanacak yer bulamadığı bu dünyanın birer üyesiysek eğer nasıl koştuk biz o yemyeşil alanlarda, o ipi hangi ağaca bağladık ve hangi denize baktık iç geçirip berraklığını kıskanarak.

O zaman yeniden düş kuralım diyeceğim ama olmuyor yoksa doğadaki her şey gibi bizim düşlerimizin de mi sonu geldi dersin?

İşte o düşlerin bitiminde tam son noktasında öyle bir ses var ki, bizim bildiğimiz uzaktan kulağa gelenlerden değil, bu sefer yakınında tam burnunun ucunda..

Kulakları sağır eden insan sesleri…

Birbirlerine bağıran küfürler savuran…

Altlarındaki araçlarının aşığı olmuş çıkarttıkları sesleri bile duymayan tuhaf insanların sesleri… Ürettikleri makinelerin bir kaplumbağayı ömür boyu kabuğuna hapseden sesleri…

Ne düşünüyorum biliyor musun? Bu insanlar iyice yüzsüzleşmişler, arkalarında pisliklilerini gizleyecek bir ağaç bıraksalardı; o ağaç gölgesiyle her birini ört bas edebilirdi.

Ama hayır onlar yeşil yaşamlarını siyaha tercih edip sırıtıyorlar birbirlerine düşmanca, asice…

Bense oynamıyorum bu oyunu yıllar öncesini anarak vücudumdaki yorgunlukla izliyorum olan biteni..

Söylesene benimle gelir misin? Önce ağaçlara tırmanırız, sonra sonra denize gideriz söz bu kez atacağın her taş için bir fidan sana..

Hem benim karnım açıktı biliyor musun…

 
Toplam blog
: 5
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

11 yıldır fuar organizasyonu yapıyorum. Türkiye'nin en büyük fuarlarını duzenleyen bir şirkette p..