Bunları, biliyor muydunuz? (XVll)

B U N L A R I…

& 2011 yılının Blog Kahramanı olarak, melekleri ile ünlü, melek ruhlu Sevgili Sabiha Rana’yı, yılın “Blog’” cusu seçtiğimizi, zira, günlerdir Habur Sınır Kapısı surları dibinde cereyan eden “BLOG” savaşına katkıda bulunarak, "Blog" sahnesine çıkardığı bir dişi eşeği bizlere tanıttığını,

& "Eşekler de Blog kategorisine alınır mıymış" diye düşünürken, zavallı eşeğin uğradığı tecavüzün anlatıldığı traji komik hikayede, eşeğe uçkur çözenlere bu köşede haklı olarak ateş püskürüldüğünü,

& Yazı sahibinin, bu eşeği, " uçkur düşmanlarından " korumak için Habur Sınır Kapısını aralayarak( Blog kategorisi) içeriye soktuğuna inandığımızı,

& Olsa olsa, bu pek acıklı eşek hikayesine, editörlerimizin acıyarak, eşeğe yol vermiş olduklarının tahmin edildiğini, bu yufka yürekli editörümüz kimse, yılın "en insani kapı muhafızı" olarak seçtiğimizi,

& Blog kavgalarının yapıldığı şu sıralarda, bizim de devreye girip, "uçkur düşkünü zibidilerin" hışmına uğrayan, ağzı var, dili yok, bir zavallı eşeğin, blog kategorisinde ne işi var?!" demeğe getirmediğimizi, şööööyle bir geçerken bakıverdiğimizde, gözümüze iliştiğini, sevabına yazıverelim dediğimizi, yoksa günahımı alacaklara buradan şimdiden sitem eylediğimi,

& “Gitmek mi zor, kalmak mı zor şarkısının en çok istenen parçalar arasında olmasına rağmen, bu seferki gidişlerin ciddiye alındığını, “kimilerimizin, giderse gitsinler, dert mi diyen” lerin bulunduğunu

& Ahmet50’nin “ Nereye gideceğiz? Hem ön sırayı, hem baş rolü üstlenmişiz” diyerek Blogculuğa bağlılığını böyle ifade ederek, bir kısmımızın gözlerini yaşarttığını,

& “Mavi İzmirlim” in bu sıralar, sıfatına sık sık eklentiler yaptığını, bu seferkinin ise manidar bulunduğunu, “Quo va dis?” dediğimizi, düğün dernek ufakta varsa, bizi de çağır demeğe getirdiğimizi, kırmızılara bürünüp, MP3lerle kordon sefalarıyla sevgili Mavilimin “yetmiş bir gün kaldı” demekle ne demek istiyor acaba diye meraklandığımızı,

& Newyorker de modaya uyup, isminin uzantısını değiştirdiğini, Balcı gidince, krallıktan da vazgeçerek düz vatandaşlığını ilan edercesine, isminin uzantısını “Sade vatandaş” olarak değiştirdiğini,

& Milliyet Blog camiasının müthiş bir manevi himayeye muhtaç olduğunu, yalnızlıkları oynayanların, sağa sola çatanların, kararsızların her defasında bir şeyler icat eylediklerini, camiada kral ve kraliçelerden, blogcu güzellerinden sonra, herkesin “yapsak yapsak ne yapsak” diyerek ellerini oğuşturduklarını,

& Blogda denge uzsurları olan as’ların, teker teker ortadan çekilmelerinden sonra, blog piyasasının durgunlaştığını, sırada başka isimlerin de olup, ortamı beklediklerini,

& Eski yorum alışverişçilerin aralarında muhabbetlerden güller saçılırken, şimdi de aynı blogcuların yorumlarından nefretler saçıldığını,

& Eskilerden Açelye Ülgenay, İsmet Sözübir, Leyla Önder, Tuğba, Fulya, Hora2, fegokçe’ lerin, birer birer lambalarını “püf” dediklerini, ortalıkta gözükmediklerini,

& Bumerankçıların, onayladıkları yazıları öylece ortalıkta bıraktığını, “artık yazarkafe’ye yazmayacağım” diyenlerin bu yüzden çoğaldığını, zira yazarkafenin onayladığı yazıların, MB’da zikredilmemeğe halen devam edildiğini,

& Bunları yaza çize, dilimizde tüy bittiğini,

BİLİYOR

MUYDUNUZ?