- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Bununla mı yaşamayı öğreneceğiz!..
Sonunda birlikte yaşamımızı sürdüreceğimiz bir arkadaşımız daha oldu!..
Ne mi? Tabi ki KENE…
İşin uzmanları Dünyada bilinen 850 kene türünden 32 adetinin ülkemizde yaşadığını ve yöreden yöreye değişmekle birlikte kene, diza, yavsı, sakırga, kerni gibi değişik isimlerle anılmakta olduğunu belirtiyorlar.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının ilk olarak 1944 yılında Kırım'da, 1956 yılında ise Kongo'da görüldüğünü ifade eden uzmanlar, Kırım ve Kongo'da görülen bu hastalıkların aynı olduğunun ancak bunun 1969 yılında anlaşılabildiğini belirtiyorlar.
KKKA hastalığının, Türkiye'de ilk olarak 2002 yılında Tokat'ta tespit edildiğini ifade eden uzmanlar, Hastalık bazı kene türlerinin bu hastalığa neden olan virüsü taşımasıyla yayılmaktadır. Diyorlar.
Kamuoyunda, kene ve mücadelesiyle ilgili yetkililerce gerekli, yeterli bilgilendirme yapılmadığı bir gerçek, bu bilgi boşluğunun yerini değişik söylentilerle dolduğu da bir gerçek.
Bu söylentilerin en bilinenlerinden birinin kenelerin kuş gribi hastalığı nedeniyle özellikle açıkta beslenen tavukların yok edilmesiyle arttığı yönündedir. Bunu söyleyenler, kenelerin baş düşmanı olarak tavukları göstermektedir.
İkinci söylenti, doğaya keklik ve sülün salınarak kenelerle etkin mücadele yapılacağı, hatta kenelerin kökünün kazınacağı söylentisidir.
Üçüncü söylenti ise yasal avcılığın tamamen yasaklanmasıyla kenelerle etkin mücadele yapılacağıdır.
KKKA hastalığı, sadece kuş gribi neticesinde kümes hayvanlarının yok edildiği yörelerde görülmemektedir. Ayrıca tavuklar hem tek başlarına çok önemli bir etken olmayıp hem de keneler için önemli bir konak yani beslenme ve taşıyıcılık görevini yerine getiren canlılar arasında yer almaktadırlar. Bu durum sülün ve keklikler için de aynıdır.
Keneleri yediği söylenen kuşlardan ötürü avın yasaklanması acaba bir çözüm olabilir mi? Avlanan hayvanlar gerçekten kene yiyicisi mi?'Öncelikle bilinmesi gereken, ülkemizde avlanan yaban ördekleri, yaban kazları, çulluk, su çulluğu, sakar meke gibi kuşların keneler üzerinde önemli bir etkisi bulunmadığıdır. Geri kalan diğer avlanan türler olan keklikler, bıldırcın, tahtalı, üveyik gibi kuşların ise keneleri yok edici önemli bir etken olduklarına dair hiçbir bilimsel bilgi bulunmamaktadır.
Keneler ve hastalığa yol açan virüsün tek nedene dayandırılmasının mümkün olmadığına dikkat çeken uzmanlar şunları söylüyor:
Ülkemiz karantinaya alınacak bir yer olarak tanıtılmamalıdır. Ülkede büyük bir korku havası estirilmeden, bu konuda ilkokul seviyesinden başlanarak ciddi ve sürekli eğitim verilmeye başlanmalıdır. Eğitim ve yerinde müdahale önemlidir. İnsanımıza keneyi nasıl çıkaracağı öğretilmeli, çıkarma kepçesi, kene kaşığı, cımbız gibi gerekli aletlerin üretimi yapılmalı ve bu aletler eczanelerde satışa sunulmalıdır. Hastalığa karşı ilaç, serum geliştirme çalışmaları hızlandırılmalıdır.