Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bütünsel gelişme - özlenen Türkiye ...

Bütünsel gelişme - özlenen Türkiye ...
 

gap


Kalkınma kuramı yerini bütünsel gelişme anlayışına bıraktı. Ülkeler ve bölgeler arası fark giderek açılırken, yaşam kalitesi ve sürdürülebilir gelişme arayışı revaçta. Ancak, vaat edilen ile yaşanılan arasındaki makas ne kadar açıksa, toplumsal yaşam iklimi o denli kasvetli.

Duvarlar yıkıldı, barikatlar kuruldu. İnsanlık, barış, demokrasi ve özgürlükler üçlemesinin güzelliğinden çok mikro aidiyet dürtüleriyle serpiştirilen çatışma alanlarında telef olmakta. O gelişme anlayışının bütünselliği; New York’ta, Londra’da, Paris banliyölerinde çatlaklarla dolu. Bizde de durum benzer. Hane halkları gelirlerinde onlarca kat fark var. Varoşların içinden apartmanlar, gelişmenin istikrarından çok, rastlantısal olarak karılan ve dağıtılan hayat standartları arasından serpiliyor.

Orada burada yalnız ekonomik açıdan da değil üstelik; demokrasi ve özgürlükler adına da raporlanacak ilerleme pek az. İnsan hakları ihlallerinin en bayağıları, “Geri Güney” ile “İleri Kuzey” diyerek de geçiştirilir gibi değil; Afrikalıyı denize göçer diye döken yoksulluk, mülteci botunu avlayan zenginlik, bir ahlaksızlığın farklı almaşıkları gibi. Ülkelerin devşirme diktatörleri uluslar arası bankerlerin nefret ettikleri dostları. Çifte standartçılık çifte telli oynatacak kertede akıl dışılıkla malul. Tablo bu.

Buna karşın “bütünsel gelişme” anlayışı siyaseti aşarak insanlığın ortak anayasa ilkesi haline geldi. Özcesi, gelişmenin ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel boyutuyla bir bütün olarak ele alınması… Bu, tarım ve sanayi aksları birbirini tümelleyen değil engelleyen zaman kesitlerinde ayrıca zor.. Zor ama, o arada, kendisini yüzyılın başında yoktan var’ eden bir toplum için daha muhtemel.

Kasabayken ilçe ilçeyken il olma talepleri boşuna değil. Doymak için donmamak gerek. Donmamak için, hareket. Onun için iş ve aşa doğru hareketlenebilecek kadar cesur bir halkın, son derecede sezgili bir şekilde ilçeyken il olmak isteği de bu bütünsel gelişme anlayışının bir tezahürü.

Bu istemlerin özünde, okul var, yol var, hastane var. Bir zamanlar, kentlerine (şehirlerine) askeri tesislerin, yüksek okulların, tarım müdürlüklerinin, hatta ‘sürgün’ diye aydınların gelmesini coşkuyla karşılayan bu anlayış, geleneksel konukseverliğin ötesinde, onlarla beraber altyapının da geleceği müjdesiyle taşan gönüllerin anlatımı. Şimdiyse, organize sanayi bölgeleri, teknoparklar, köprüyollar, demiryolları isteniyor. Beraberinde daha düzgün kent içi ulaşımın, atık su arıtma tesislerinin geleceğini sezerek… Ve ama daha da ötesi, sinema isteniyor, tiyatro bekleniyor; göçer olarak yerleşilerek daha da şehirleşen yerlerde bu kurumların kalıcı olması isteniyor.

Yapılması gereken planlama anlayışına uygun şekilde ve gelişmenin bütünselliğine koşut olarak ekonomik ve sosyal yatırımları programlamaya yardımcı olmak… O arada özel sektör ve vakıf yatırımlarının bu anlamda önünü iyice açmak. Bir yandan topraksız köylüye toprak sağlamak öte yandan belli kurallar ve karşılıklılık ilkesi dahilinde yabancıların mülk edinmelerine sekter olarak karşı çıkmamak da gerek.

Gelişmenin sosyal katma değerine önem veren yapıtları yerel zenginliklerle taçlandırarak halka sunmak, ufuk penceresi açık aydın gençlerle yeni bir yüzyıla doğru ilerlemektir. Ne tarımdan yüz çevirmeli ne sanayileşmeden vazgeçmeli. Tam tersine tarım endüstrisine önem vermeli. Ne istihdamı artırmaktan geri durmalı ne de istihdam vergisini azaltmayı unutmalı. Ne yatırımdan yüksünmeli ne de yatırımı sadece ekonomik kategori olarak anlamalı. Tam tersine, kültürel yapıtları ve kurumlarıyla daha geniş bir gelişme anlayışını sahiplenmeliyiz.

Bu böyle olursa, daha dengeli gelirler, daha hakça servetler, daha donanımlı bir nüfus, daha rekabet edebilir sektörler, daha istikrarlı bir ekonomi, daha üretken bir kültürel yaşam ve daha güçlü bir ülkeye erişmiş oluruz. Yapabiliriz. Yapmalıyız!

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..