Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Büyük dertler, Fetih Ruhu ve yaza merhaba

Büyük dertler, Fetih Ruhu ve yaza merhaba
 

Bir mola mıdır uzun kış geceleri insanın ömründe, yoksa verimli çalışmalar için bir fırsat mı?
Kitaplar bir solukta okumak için midir, yoksa her sayfa ayrı ayrı sindirilmeli mi?
Gelişigüzel yol almak ile her detayı belli olan bir rotada gitmek arasında, nerededir hayat?
Kim kimin ardını kollar, kiminle yolculuk yapılır, kim yolda bırakır?
Şüphesiz yanıtlar arıyoruz her şeyden çok bu hayatta.
Her birimizin sorduğu sorular farklı, soruş şekillerimiz de öyle.
Yoldan geçen her kişi için “dert” var, dermanı olan dertler bir çoğuda. Hatta dermanlarında bambaşka şifalarda gizli, bilmediğimiz.
Bir şekilde dertler ile yoğruluyor, dert bile değilmiş ki diyoruz çoğu zaman o dert geçip gidince...
Şimdi sorsanız, hastası olmayan var mı?
Gönlünü almak istediği kişi olmayan var mı?
Özlediği, ama özlediğini söyleyemediği olan?
Kalbini kırdığı bir dostundan af istemeye gücü olmayan?
Kalbini kırsa da birileri, bir an olsun ah etmeyen?
Çalışıp çabalayıp istediği takdiri göremeyen?
Mücadeleler ile yaşamaya devam ediyoruz. Çabalarımızla bazı işleri belli noktalara getirmek kısmet oluyor. Bazı işler ise bizim bıraktığımız yerden alıp devam ettirenler sayesinde sonuçlanıyor.

Padişahlara nasip olan fetihlerin bir çoğunda bile kendinden önceki padişahların çabaları, dirayetleri ve arzuları gizlidir. İstanbul’un fatihi Sultan Mehmet’tir. Fakat onun öncesinde babasının emekleri ile dört yanı çevrilmiş, zayıf düşürülmüştür İstanbul. Bu fethi müjdeleyen büyükler de onların bu inançlarının pekişmesinin en önemli nedeni olmuştur. Osmanlı’nın kuruluş dönemlerinde geçen bir örnek ile konuyu pekiştirmek istiyorum. Ankara savaşının ardından Anadolu çok karışınca şehzadelerden Musa Çelebi, İsa Çelebi'nin üzerine yürüyüp Bursa’yı ele geçirir. Süleyman Çelebi ise Edirne'yi elinde tutar. Ancak bunlar devleti muhteşem günlerine döndürebilecek kıratta değildirler. Şehzade Mehmed iyi bir asker ve dirayetli bir liderdir. Ancak fitne çıkarmaktan çekinir. Çekilir köşesine işaret bekler. Allah dostları ne derse onu yapacak. İcabında kardeşlerinin emrinde çeri olacaktır. Bir gece rüyasında Murad-ı Hüdavendigar'ı görür, yanında Emir Sultan Hazretleri vardır. Dedesi önce bir kılıç verir, sonra yerinde duramayan kar renkli küheylanı gösterir "Haydi!" der, "Vazife sende!" Çelebi Mehmet hâlâ mütereddittir. Emir sultan bakışları ile cesaret verir ona. "Korkma!" der, "yanında biz varız!" İşte Çelebi Mehmed bu işaret üzerine yola çıkar ve tabiri caizse Osmanlı Devletini sil baştan kurar. Tarihçilere sorarsanız Çelebi Mehmed’in başardığı iş Osman Gazi’ninkinden aşağı değildir derler. Emir Sultan vefatından sonra da büyük hürmet görür. Meselâ Yavuz Selim, Mısır seferine çıkarken büyük velinin nurlu türbesini ziyaret eder, imdat diler. Rivayetlere göre kabirden çok net bir ses işitilir: “Ya Selim! Üdhulu Mısra İnşaallahü aminin. (Ey Selim. İnşallah Mısır'a emniyet içinde girersin!)”. Ve öyle de olur!

Muhabbetle kalınız.

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..