Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Büyük harflerle yaşamak

Büyük harflerle yaşamak
 

Konuşabilme gibi bir beceriye sahip olduğumu anladığım andan itibaren bu becerimi her zaman için etkili bir şekilde kullanmayı tercih etmişimdir. Konuşmak benim için yalnızca kendini ifade etmekten çok daha büyük ve keyifli bir şeydi, konuşmak bana göre, adeta varlığını tüm dünyaya haykırmaktı ve halen aynı anlamı taşıyor bende… Fakat her ne hikmetse küçüklüğümden itibaren büyüklerimden – şükür ki ailemden değil- şu tenkiti çok duydum “küçük harflerle konuşun bakayım…”

Okula başladım, öğretmenlerimden duydum, top oynarken sekiz ev aşağıda oturan kulağı duymaz Zeki Dedemden duydum, köpeğini eşinden daha fazla gezdiren ilgisiz birçok kişiden işittim bu cümleyi ve türevlerini… Komşuda çay içerken, avluda arkadaşlarımla gülüşürken, kantinde tost yerken, henüz geç olarak algılanmayacak bir vakitte sokağımda yürürken… Kısaca çok duydum bu dört kelimelik yarı kapalı ceza evi değişini…

Şimdi diyebilirsiniz “Yahu Haktan Hoca, yeme bizi. O borazan gibi sesin öyle bir çıkıyormuş ki bu tenkitleri almışsın” Keşke öyle olsaydı… Bu tenkitin çok az bir kısmı direk olarak beni ilgilendirmişti ama asıl problem yoğun olarak bu tenkiti kimin ya da kimlerin aldığı değildi, bir şekilde bu ikazın birçok kişi tarafından bir şekilde kullanılmasıydı asıl buhran.

Hep düşünürüm büyüklerim benden ve arkadaşlarımdan küçük harflerle konuşmamı neden istemiştir diye ama hala tam anlamıyla cevabını verememişimdir bu sorunun. Baş ağrısı gibi basit bir cevap, sorunu tek kalemde silen, “büyüklerin benimsediği” güzel bir kurtarıcı olurdu ve yine “büyüklerin yanında çok ayıp” gibi bir cevap da ayıp kavramında büyük bir kaos yaratırdı…

Benim ülkemde saygı hele hele büyüklere saygı çok önemlidir ve ben de buna büyük önem veren insanlardan biriyim. Hemen hemen bütün arkadaşlarımın da benim bu düşünceme oldukça yakın olduklarını varsaydığımda yukarıdaki iki neden ortadan kalkıyor, çünkü ben ve benim gibiler ne büyüklerinin başını ağrıtmak ister ne de onlara karşı saygısızca bir davranışta bulunmak. O halde bu tenkitin arkasında ne yatar?

Sanırım bu tenkit şu anlama geliyor “Varlığını ön plana çıkarma, dikkati üzerinde toplama, hasbel kader benim konuştuğumdan daha etkili ve kaliteli bir cümle kullanma/konu açma…” Yaşam, kendinde olan ilgiyi –çok yakını da olsa- bir başkasıyla paylaşamayacak kadar bencilleşmiş. Bir de “güç bende” anlayışı var ama bu konuya girersek kolay kolay çıkamayız. Kısaca “ben emrederim sen yaparsın, varlığımı ve gücümü kabul edersin” felsefesi.

Bunun en önemli nedeni kişinin kendine karşı duyduğu güven, yani özgüven. Emir kipi kullanmadan da insanlara kendini kabul ettirmende sana yardımcı olabilecek en önemli kişisel donanım gereksinimi.

Şu mısrayı duyduğum zamandan beri kendimi hep iyi hissettim “Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen” Çünkü burada muhteşem bir felsefe vardı, burada şu sorunun cevabını bulmak beni çok rahatlatmıştı "alemin başlangıcı benken neden kendimi değersiz göreyim?”

Evet, yaşam düsturu olarak belirlediğim yapının ana düşüncesini bu sorunun cevabı oluşturur. Küçük harfle konuşmaya eyvallah ama güç savaşı içerisinde varlığımın yok sayılmasına asla… Küçük harfle konuş ama büyük harfle yaşa.

 
Toplam blog
: 14
: 1606
Kayıt tarihi
: 16.10.07
 
 

Hacettepe Üniversitesi PDR Anabilim Dalı 2001 mezunu. ..